6.MİSS EXCLUSİVE OF THE WORLD GÜZELLİK YARIŞMASI DANİMARKALI 21 YAŞINDAKİ JULİA PROKOPENKO BİRİNCİ OLDU
ALİAĞA BELEDİYE BAŞKANI SERKAN ACAR, AĞLARIM AMA AĞLATAMAM. HÜZÜNLENİRİM, SÖYLEYEMEM. DİLİ YOK KALBİMİN. ONDAN NE KADAR BİZARIM”
MİSS EXCLUSİVE OF THE WORLD DÜNYA BAŞKANI ÇAĞRI TORTOP,” “ÜLKEMİZDE OLAN ÜZÜCÜ OLAYLARIN YURT DIŞI BASININA MALZEME OLMASINA VESİLE OLMADIK”
ALİAĞA HABER/ ALFATİVİ/ EGE HAKİMİYET GAZETESİ/ YENİVİZYON GAZETESİ/ Aliağa’da gerçekleştirilen 6.Miss Exclusive Of The World Güzellik Yarışması muhteşem final ile sona erdi. son günlerde yaşanan terör olayları nedeniyle iptal edilip, edilmeyeceği kamuoyunda tartışma konusu olan Ancak, yarışmanın Uluslararası düzeyde olması, iptal edilmesi yönündeki düşünceleri değiştirdi.
Türkiye'nin uluslararası arenadaki prestijine zarar vermemek adına, gelecek olası tepkilere rağmen Miss Exclusive Of The World Güzellik Yarışması organizasyonu iptal etmeme kararı alan Aliağa Belediyesi, Türkiye’yi tüm dünyaya istikrarsızlıkla boğuşan ve iç savaşın içinde olan Ortadoğu ülkeleri gibi göstermeye çalışanların ekmeğine yağ sürmedi.
Avcı Ramadan Rekreasyon ve konser alanında 10 bin kişinin izlediği, Volkan Severcan ve Ayça Varlıer’in sunuculuğunu üstlendiği gecenin açılış konuşmasını yapan Miss Exclusive Of The World Dünya Başkanı Çağrı Tortop, ülkede yaşanan üzücü olaylar nedeniyle buruk bir organizasyona imza attıklarını söyledi.
Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un ‘Tükürün’ isimli eserinden dizeler okuyan Tortop, “Alçaklar yüz yıllardır bu ulusun üzerinde alçak oyunlarına devam etmektedirler. Ama biz bir kez bile olsun geri adım atmadık. Bir kez bile olsun yenilmedik. Bir Türk dünyaya bedeldir sözü bizim bu zor zamanlarda tek yürek olabilmemizden, tek yumruk olabilmemizden ve hep ileri gitmemizden kaynaklanmaktadır” dedi.
“ÜLKEMİZDE OLAN ÜZÜCÜ OLAYLARIN YURT DIŞI BASININA MALZEME OLMASINA VESİLE OLMADIK”
Türkiye’yi dünyaya tanıtma adına uluslararası arenada 6 yıldır canla başla çalıştıklarını, milli bir sorumluluk üstlendiklerini ve uluslararası hassasiyetleri her daim göz önünde bulundurduklarını sözlerine ekleyen Tortop, "Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ile birlikte, organizasyonun iptali veya devamı konusunda son bir hafta içerisinde yoğun bir şekilde görüştük. Ülkemizin prestiji, uluslararası arenada bilinirliğinin korunması ve Aliağa'nın turizmle ilgili her hangi bir lekeye maruz kalmaması açısından değerlendirmelerde bulunduk. ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ atasözümüzden yola çıktık. Organizasyonun uluslararası düzeyde olmasını göz önünde bulundurarak, ülkemizde olan üzücü olayların yurt dışı basınına malzeme olmasına vesile olmadık. Misafir ettiğimiz 37 ülke temsilcisine ülkemizde yaşanan üzücü olayları hissettirmedik. Bu doğrultuda Sayın Belediye başkanımız ile birlikte yola devam kararı aldık” diyerek, organizasyonu iptal edilmemesinin en doğru karar olduğunu söyledi.
DÜNYA GÜZELLERİNİN SÖYLEDİĞİ “ONUNCU MARŞI” YÜREKLERİ KABARTTI
Ünlü pop sanatçısı Serdar Ortaç’ın şarkıları ile eşlik ettiği gecenin finalinde Juri kararını vermekte zorlandı. Danimarkalı 21 yaşındaki Julia Prokopenko birinci, Brezilyalı Lidia Barborasa ikinci, İsveçli Anna Westlın üçüncü, Polonyalı Marzeda Weronika’nın ise dördüncü olduğu yarışmanın finalinde ellerine Türk Bayraklarını alarak 10. Yıl Marşı’nı söyleyen güzellere, alanı dolduran binlerce Aliağalı ile birlikte Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar da ayağa kalkarak eşlik etti. Yabancı yarışmacıların Türk bayraklarını sallayarak, hep bir ağızdan 10. Yıl marşını Türkçe söylemesi adeta göğüsleri kabarttı. Oluşan sahneyi Aliağalılar dakikalarca ayakta alkışladı
ALİAĞA BELEDİYE BAŞKANI SERKAN ACAR ,” AĞLARIM AMA AĞLATAMAM. HÜZÜNLENİRİM, SÖYLEYEMEM. DİLİ YOK KALBİMİN. ONDAN NE KADAR BİZARIM”
Renkli görüntülere sahne olan ‘Miss Exclusive of The World’ün finalinde 21 yaşındaki Danimarkalı güzel Julia Prokopenko’ya kraliçelik tacını takan Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın yaptığı konuşma geceye damgasını vurdu. Yaptığı duygusal ve bir o kadarda anlamlı konuşmayla eleştirilere bir nevi cevap veren Başkan Serkan Acar, şunları söyledi: “Uğrunda hiç düşünmeden öleceğim canım ülkem. Ülkemin nadide şehirlerinden güzel İzmirim. İzmir’in değişen yüzü, en büyük sevdam Aliağa. Aliağa’nın şehrül emin’i olarak söyleyeceklerime büyük üstad, milli şairimiz yıllar önce çok güzel dile getirmiş: ‘Ağlarım ama ağlatamam. Hüzünlenirim, söyleyemem. Dili yok kalbimin. Ondan ne kadar bizarım’. Biz yöneticiler de ağlarız ama ağlatamayız. Bizler de hüzünleniriz ancak; bazı şeylerde ülke menfaati var ise söyleyemeyiz. Emin olun ki kalbimin dili tek bir şey söylüyor. Ne Mutlu Türk’üm diyene”
DİLİ YOK KALBİMİN...
Bana sor kâri; sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşımda duran eş'ârım;
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu bilirim, çünkü, ne san'atkârım.
Şiir için "göz yaşı" derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir. bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizârım!
Oku, şayed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zirâ onu yazdım iki söz yazdımsa. / Mehmed Akif Ersoy
TÜKÜRÜN/ MEHMET AKİF ERSOY
Yıl 1913...Mehmet Akif Antep'dedir.
Rusların ve İngilizlerin kışkırtmalarıyla çeteler kuran Ermeniler doğuda Türk köylerini basarak alçakca katliamlar yapmaktadır.
Genç kızlara tecavüz ediyorlar, yaşlıları ve erkekleri camiilere doldurup yakıyorlar, beşikteki bebekleri bile kılıçtan geçiriyorlardı. Haberler gün be gün Antep'e de ulaşmaktaydı. Bu haberler üzerine Akif kalemini eline alır ve haykırır kağıda koca bir milletin feryadını, duygularını. Sesini;
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım:
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki?
Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!
Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan
Yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan?
Şu mezarlar ki, uzanmış gidiyor, ey yolcu,
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu!
Bu ne hicrân-ı müebbed, bu ne hüsrân-ı mübîn
Ezilir rûh-i semâ, parçalanır kalb-i zemin!
Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar:
Dipçik altında ezilmiş, parçalanmış kafalar!
Bereden reng-i hüviyetleri uçmuş yüzler!
Kim bilir hangi şenaatle oyulmuş gözler!
«Medeniyet» denilen vahşete lânet eder,
Nice yekpâre kesilmiş de sırıtmış dişler!
Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerle beden!
Nice başlar, nice kollar ki, cüdâ cisminden!
Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkât;
Sonra nâmusuna kurban edilen bunca hayat!
Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!
Göğsü baltayla kırılmış memesiz vâlideler!
Teki binlerce kesik gözdeye âid kümeler:
Saç, kulak, el, çene, parmak Bütün enkaz-ı beşer!
Bakalım, yavrusu uğrar mı, deyip, karnından,
Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can!
İşte bunlar o felâket-zedelerdir ki, düşün,
Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!
Müslümanlıkları bîçârelerin öyle büyük
Bir cinâyet ki: Cezâlar ona nisbetle küçük!
Ey bu toprakta birer nâş-ı perişan bırakıp
Yükselen, mevkib-i ervâh! Sakın arza bakıp
Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var
Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!
Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!
Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!
Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!
Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!
Hele İ'lanı zamanında şu mel'ul harbin,
"Bize Efkar-ı umumumiyesi lazım Garb'ın";
Oda ALLAHI bırakmakla olur herzesini,
Halka iman gibi telkin ile, dinin sesini
Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün
Yine hicran ile çılgınlıgın üstünde bu gün,
Bana Vahdet gibi bir yar-ı musaid lazım
Artık ey yolcu bırak, ben yanlız ağlayayım
