• BIST 9076.69
  • Altın 2324.954
  • Dolar 32.3593
  • Euro 34.9453
  • İzmir 21 °C

Çanakkale Zaferi

Çanakkale Zaferi
''Şu Boğaz harbi nedir?/Var mı ki dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi/Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya/Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya/Ne hayasızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı/Nerede, gösterdiği vahşetle bu bir Avrupal

Çanakkale Zaferi

''Şu Boğaz harbi nedir?/Var mı ki dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi/Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya/Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya/Ne hayasızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı/Nerede, gösterdiği vahşetle bu bir Avrupalı''...

Mehmet Akif Ersoy'un, yazıldığı tarihten bu güne kadar bütün nesillere Çanakkale Savaşı'nın heyecanını yaşatan bu şiiri, bir milletin kaderini değiştiren destanını anlatıyor.

Yarın, Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin kaderini değiştiren, yaşamak hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin kahramanlık destanının yazıldığı tarihin, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 91. yıldönümü...

İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede cereyan eden muharebeler denizden ve karadan olmak üzere yaklaşık bir yıl sürdü. Çok şiddetli çarpışmalar oldu, Türkler canları pahasına büyük bir zafer kazandı.

Çanakkale Savaşları'nda 18 Mart Deniz Zaferi'nin ise önemli bir yeri bulunuyor. 18 Mart, yersiz bir gururun Karanlık Liman'da boğuluşunun tarihlere kaydedildiği gün oldu. Türk denizcilerinin ve topçularının hedefini şaşmayan çelik yumruğu, bu zaferin kazanılmasında başlıca rolü oynadı.

HASTA ADAM

Peki bu zafer nasıl kazanıldı?  1914'lü yıllarda Osmanlı, yorgun ve halsizdi, Avrupalılar'ın deyimiyle ''hasta adamdı''. Birinci Dünya Savaşı'na girecek durumda değildi. Yeni çıktığı Balkan Savaşı'nın yaralarını saracak zaman bile bulamamıştı. 1911 Trablusgarp ve 1913 Balkan muharebeleri yenilgileri Osmanlı'nın adeta belini bükmüş ve kendisine gelmesi çok zor olan bir süreç içerisine girmesine neden olmuştu.

Genç Türkler iktidara geldiği 5 yıl içinde büyük toprak kayıplarına uğramıştı. En değerli ordularını bozgunda kaybetmiş, kucak dolusu paralar ödenerek dışarıdan satın alınmış silah, top cephane ne varsa onlar da Ekim ve Kasım ayının çamurlu, yolsuz Rumeli topraklarında düşmana terk edilmişti.

Koca imparatorluk, çağın, sanayi devriminin, bilim ve teknolojinin çok gerilerinde kalmış, zengin Avrupalılar'ın ''kapitülasyon'' denilen ekonomik ve mali boyunduruğu altında ezikti. Ülkede ne sanayi denebilecek bir tesis, ne de tam anlamıyla yapılan bir tarım vardı. Gaz yağından iğnesine, silahından mermisine her şey için dışa bağımlı olan memlekete ne düzgün bir yol, ne bir liman, ne de fabrika vardı.

İhmale uğramış insanları fakir ve okutulmamış, devlet yönetimi çürümüş hazinesi tamtakır olmuştu. Bir yıl öncesinden beri Alman askeri Türk ordusunda geniş ıslahat yapmış, fakat Balkanlar'daki yenilgiler büyük zarar getirmişti. Bir çok bölgelerde asker aylardan beri maaşını alamamış, orduda moral kalmamıştı. Donanma da mutsuz ve demode bir haldeydi. Çanakkale'deki Garnizon perişandı. Silahları ise çağdışı idi.

HÜKÜMETİN DURUMU

Siyasal durum ise tam bir karmaşa idi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı olan Genç Türkler, 1909'da padişahı tahtan indirerek pek çok çevrede özellikle aydın çevrede tam bir destek kazanmıştı.

Ancak, 5 yıllık savaş ve iç bunalımlar gereğinden de fazlaydı. İmparatorluğun derme-çatma hükümeti bir başka hükümeti iş başına getirerek kuvvetlenmek, durumu düzeltmek imkanı kaçırmış, Genç Türkler'in enerjileri ise kendi başlarını kurtarmanın umutsuz ve yalın mücadelesinde tükenmişti.

Artık ne demokratik seçimlerden, ne özgürlükten, ne bütün ırkların eşitliğinden ne de hilal altında birleşmeden bahseden yoktu. Mali yönden hükümet iflas etmiş, eski zorbalık ve irtikap günlerine geri dönülmüştü. Bağdat ve Kudüs gibi dış eyaletlerde mahalli idareler korkutucu bir durumdaydı. Her an herhangi bir aşiretin bağımsızlığını ilan etmesi mümkündü. Durum böyle olunca İttihat ve Terakki yönetimi de halkın gözünden iyice düştü.

SAVAŞA DOĞRU

Dünya kaçınılmaz bir paylaşım savaşına doğru yönelirken, Osmanlı İmparatorluğu da bu savaş karşısında tarafsız kalamayacağını fark etti.

Bu durumda yapılabilecek en doğru hareket ''ölünecekse savaşarak ölmek'' idi. Halk ve İttihatçı üyeler, Osmanlı'nın savaşa girmesine taraftar değildi. Bu arada Alman Ordusu'ndan yetkililer, Türk askerini eğitmeye başlamıştı. 

İttihatçılar Almanya yerine İngiltere ve Fransa'ya yakınlık duyuyorlardı. Almanya, sadece Enver Paşa ve diğer subaylara yakın geliyordu. Çünkü, Almanya'da eğitim görmüşlerdi. Almanlar da ittifakta çok istekliydi. 

İngiltere, Genç Türkler'in iktidarına güvenmiyor ve onlarla ittifak yapma teklifini reddediyordu. Ancak durum böyle olmasına karşılık Osmanlı üyelerinden Hakkı Paşa, İngiltere ile problemli konuları halletmek ve ittifaka zemin hazırlamak amacıyla Londra'ya gönderildi.

Diğer yandan, Balkan savaşları sırasında edinilen borçların tasfiyesi ve yeni borçlar için Maliye Nazırı Cavit Bey Fransa'da faaliyette idi. Fransa da tıpkı İngiltere gibi borç yanında kapitülasyonlardan vazgeçmeye ancak diğerleri vazgeçerse razı olacağını belirtti.

Rus ordusu ise güçlü ve disiplinliydi. Ancak sanayisi beklenmedik bir süre alan siper savaşı için gerekli olan bolca cephaneyi ve ağır obüs toplarını yeter ölçü ve zamanda yetiştirecek derecede gelişmemişti. Bu bakımdan ise İngiltere ve Fransa geri durumdaydı. Bunun yanında, Rusya'nın en işlek liman ve demiryolları Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeydi. Bu, Rusya'nın birinci yoluydu. Bu yolu açıp kapamak Osmanlı Devleti'nin elindeydi.

Osmanlı Hükümeti için boğazları kapalı tutmak gerekliydi, seferberlik zorunluydu. İttihat ve Terakki büyüklerinde ne diplomasi, ne yönetim, ne de genel siyasal bakımından bir iktidar yoktu. Dünya kaçınılmaz bir savaşa giderken, ''hasta adamın'' kendi yaralarını sarmaya dermanı yoktu...

OSMANLI'NIN SAVAŞA GİRİŞİ

Dünya Savaşı kapıdayken Osmanlı devleti çöküşüne zemin hazırlayacak bu savaşa girmek üzereydi.

Her ne kadar Osmanlı yönetimi ve özellikle savaşa taraftar olmayan Sadrazam Halim Paşa, Maliye Nazırı Cavid Bey ve diğer üyeleri yapılan anlaşmanın savunma amaçlı olduğunu iddia etseler de Almanya, hemen ertesi günü Osmanlı'ya savaşa girme zemini hazırlamaya başladı.

3 Ağustos'ta da Fransa'ya ve sömürgelerine karşı faaliyet için Akdeniz'de bulunan Goben ve Breslav zırhlılarına hemen İstanbul'a gitme emri verildi. İngiliz'lerin peşinden geldiği gemiler önce İzmir'e, 10 Ağustos'ta da Çanakkale'ye geldiler. Hükümetin bilgisi haricinde Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın özel izniyle boğazlardan geçtiler.

Gemiler geçtikten sonra İtilaf Devletleri yaptıkları tarafsızlık anlaşmalarına göre, gemilerin 24 saat zarfında Türk karasularından çıkarılmasını ya da hemen silahlarından arındırılması gerektiğini bildirerek Osmanlı hükümetini protesto ettiler.

Hükümet, bunun üzerine Halil Menteşe Bey'in teklifi üzerine gemileri satın aldı.

Sonunda Osmanlı da savaşa girmişti. Gemiler boğazdan geçtikten sonra mürettebatı başına fesler giyerek sanki Türk donanmasının denizcileriymiş gibi davranıyordu. Bunun üzerine Alman Paşası Weber, Çanakkale Boğazı'nı kapattırdı. Bundan Türkler'in de haberi yoktu. Durumdan haberi olanlar yalnızca Enver Paşa ve kabine arkadaşlarıydı. Aynı zamanda bu durum diğer ülkeleri de telaşlandırdı.

Rusya'nın ise neredeyse hayat yolu kesilmişti. Birkaç hafta içinde Karadeniz'den gelen Rus buğdayı yüklü gemiler Haliç'te tutuldu. 29 Ekim tarihinde Goben ve Breslav Karadeniz'e açılarak Odessa Sivastopol ve Navrossis'de ki Rus tahkimatını bombardıman ettiler. Bunun üzerine, 30 Ekim'de İngiliz ve Fransızlar da Türkiye'ye karşı harekete geçti.

MUSTAFA KEMAL TARİH SAHNESİNDE.

Bu sıralarda Enver Paşa, Mustafa Kemal'i Sofya'ya Türk Elçiliği'ne ataşelik görevine göndererek oradan uzaklaştırdı.

Çünkü Mustafa Kemal, Osmanlı'nın henüz savaşa girecek durumda olduğuna inanmıyordu. Bunun için henüz erken olduğunu düşünüyor, ayrıca Almanlar'a da güvenmiyordu. Mustafa Kemal, savaşın başladığını öğrenince Sofya'dan telgrafla aktif hizmete verilmesini istedi, ancak Alman aleyhtarı olduğu için kabul edilmedi.

Kendisine haber gönderildiği zaman o zaten kendiliğinden işi bırakarak Anadolu'ya dönmeye hazırlanıyordu.

Rus limanları bombardıman edildikten sonra Rusya, fiilen 31 Ekim'de Doğu Beyazıt'ın kuzeyinden sınırı geçti, İngiliz'ler de ertesi gün Akabe'yi bombaladı. 3 Kasım'da Rusya, 5 Kasım'da Fransa ve İngiltere Osmanlı'ya savaş ilan etti.

Osmanlı'nın karşı savaş ilanı ise 11 Kasım 1914 tarihinde yapıldı. Padişah V. Mehmet Reşat savaşın ilanından 3 gün sonra 14 Kasım 1914'te ''Cihad-ı Ekber'' ilan etti.

1914 Eylül'ü başlarında Donanma I. Lordu Winston Churchill, savaş işleriyle görevli Devlet Bakanı Lord Kitcher ve başta gelen kara ve deniz kuvvetleri danışmanları, yakında Türkiye'ye karşı girişileceğini varsaydıkları savaş için bir büyük strateji tartışması yaptılar. Yapılabilecek operasyonlar listesinin en başında zaten Kuzey Ege'de toplanmış olan güçlü filonun Çanakkale'yi zorlaması bulunuyordu.

25 Kasım 1914'ten beri Churchill'in bitmeyen gayretleri, 1.5 ay sonra sonuç verdi. 28 Ocak 1915'te Savaş Komitesi, Çanakkale Boğazı'nın yalnız donanmayla geçilmesine karar verdi.

TAARRUZ PLANI

Amiral Carden'ın komutasında, İngiliz, Fransız ve Rus donanmasından oluşan 100'den fazla geminin bulunduğu filo, 1914 yılının Kasım ayından itibaren Limni Adası'nda toplanmaya başladı.Donanmanın amirali Carden, 1 ayda Marmara Denizi'ne çıkabilecek 4 devrelik planını 11 Ocak'ta Bahriye Nezareti'ne bildirdi. Önce Çanakkale Boğazı'na girişi önleyecek Türk batarya ve mevzilerinin tahribi, Kilitbahir-Çanakkale arasındaki torpillerin taranması ve merkez bataryaların tahribi, Kepez bölgesindeki diğer torpil tarlasının taranması, en dar yerdeki kara tahkimatının tahribinden sonra donanmanın Marmara'ya girebileceğini öngörülüyordu.

Bundan sonra ikinci büyük harekat başlayacaktı. Eğer Osmanlı İmparatorluğu teslim bayrağını çekmezse, kara kuvvetlerini Çanakkale Boğazı'ndan geçirerek, İstanbul kıyılarına çıkaracaklardı...

BOĞAZDA YETERLİ SAVUNMA GÜCÜ YOKTU

Türkler'in, boğazda yeterli savunma gücü yoktu. Çünkü Almanlar boğazın zorlanacağını düşünmediklerinden burada bulunan 32 bataryayı 22'ye indirmişlerdi.

İngiliz gemilerinin boğazda görülmesinin ardından Türk cephesi, Erenköy ve İntepe arasına obüs bataryaları yerleştirdi. Fedakar denizciler tarafından derinliğine mayın tarlaları ve hatları meydana getirildi. Savaş gemilerinden çıkarılan toplar, set bataryalarına yerleştirildi. Denizaltılarına karşı da eldeki malzeme ile balık ağlarından yararlanılarak en dar bölgede bir deniz ağı oluşturuldu.

Çanakkale Savaşı'nın savunma tertibatı, boğazın savunması, üç bölüm halinde derinliğe doğru düzenlendi. Buralardaki tabyalarda 59 ağır top vardı. Bunlardan ancak 8'i büyük çapta ve seri ateşliydi. Boğazın en çok tahkim edilen ve mayınlarla pekiştirilen bölgesi burasıydı. Boğazdaki topların mevcudu 170'i buluyordu.

Almanya'ya sipariş edilen ağır toplar ve diğer malzeme henüz gelmemişti. Bulgaristan ve Romanya tarafsızdı ve savaş malzemesinin topraklarından geçmesine izin vermiyordu. Bu haliyle imparatorluk, dostlarından uzakta yalnız başınaydı.

3 KASIM 1914 SABAHI İLK DENİZ SAVAŞI BAŞLADI

3 Kasım 1914 sabahı İngiliz filosunun Seddülbahir, Ertuğrul, Kumkale ve Orhaniye'ye bombardımanıyla ilk deniz savaşı başladı.

3 İngiliz zırhlısı ve 2 kruvazörü Gelibolu yarımadası kıyılarına ve 2 Fransız zırhlısı da Anadolu kıyılarına sabah saat 06.50'de yaklaştı. 20 dakika süren top ateşinden sonra çekip gittiler. Bu bombardımanda şehit düşen 5 subay ile 81 er, Çanakkale Savaşları'nın ilk şehitleri olarak tarihe geçti...

19 Şubat 1915'te 11 büyük zırhlı, 3 kruvazör, 18 muhrip, 3 denizaltı, 7 mayın tarama gemisinden kurulu ittifak filosu Kumkale, Seddülbahir, Ertuğrul, Orhaniye bataryalarını cehennem gibi bir ateş baskısı altında tuttular. Bu bombardıman 9.35'te başladı, 17.30'da sona erdi. Düşman, saldırı planının birinci merhalesini tamamlamıştı...

Havaların bozması, düşman donanmasının tutunamayarak uzaklaşmasını sağladıysa da 6 gün sonra müsait havadan yararlanarak İngilizler, 25 Şubat'ta tekrar boğaz önünde göründü. Boğaz girişindeki tabyaların susturulmasından sonra Amiral Carden'ın yaptığı planın ikinci aşaması uygulanacaktı. Bu saldırı, daha fazla kuvvetle ve daha fazla kuvvetli bir şekilde idi. Bu savaşa Queen Elizabeth, Agamemnon, Golyat, Lord Nelson, Charlemagne, Triumph ve Albion zırhlıları ile birlikte bir çok irili ufaklı harp gemileri katıldı.

Bu görkemli ve modern savaş gemileri, Ertuğrul tabyasından yapılan atışlarla bu kez bir hayli sıkıştılar. Agamemnon'a, Ertuğrul tabyasından bir mermi isabet ederek büyükçe bir yara aldırdı.

NUSRET MAYIN GEMİSİ

Almanya'da 1910 yılında inşa edilmiş, kömür kazanlı, 40 metre boyunda, 7.5 metre genişliğinde, 360 tonluk, güvertesinde 40 mayın taşıyan Nusret mayın gemisi, savaşın gidişatını değiştirecekti.

Saatte ancak 12 mil yapan bu geminin komutanı Tophaneli Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey'di. Mayın uzmanı Alman Yarbay Geehl ile birlikte Çimenlik Kalesi'nden aldığı mayınları 18 Mart deniz saldırısından 10 gün önce, 8 Mart 1915'te sabaha karşı yağmurlu ve puslu bir havada önce Rumeli sahilini takip etti, sonra karşıya dönerek Erenköy koyuna kıyıya paralel olarak 26 mayın döşedi.

Mayınların bırakıldığı Karanlık Liman özenle seçildi. Büyük düşman gemilerinin isabetli atış yaptığı bu saha, denizcilikte ''durgun su'' diye bilinen özelliği taşıdığı için zırhlılar karadaki sabit kaleler gibi atış yapabiliyordu.

8-18 Mart arasındaki süre içinde Erenköy Körfezi'ni tarayan İngiliz mayın temizleyicileri sadece 3 mayın bulabilmişti. Nusret'in döşediği mayınları ne onlar, ne de havadan sahayı kontrol eden keşif uçakları görebildi.

Karanlık Liman üzerinde uçan bir düşman uçağı, hiçbir mayın görmemiş ve temiz raporu vermişti. Uçağın pilotu bu sürpriz mayınların başarısından 1 gün sonra kurşuna dizildi...

İngiliz Deniz Bakanı Churchill, Nusret mayın gemisinin başarısını en iyi şekilde özetlemiştir:

''Bu gün dünya denizlerinde görev yapmakta olan 5 bini aşkın savaş gemisinden hiçbiri Nusret ve onun döktüğü mayınlar kadar, harbin gidişine ve düşmanın geleceğine etkili olarak bir başarı gösterememiştir''..

18 MART SABAHI.

Sıra artık Amiral Carden'ın planının üçüncü ve dördüncü devrelerini uygulamaya gelmişti.

Yedi aydır üstlendiği görevler ve Ege'nin tuzlu sularında geçirilen zor kış ayları, Carden'ı sağlık yönünden çok yıpratmıştı, hastaydı ve son harekatı yürütecek gücü kalmamıştı. Doktorların kesin raporu üzerine görevi Amiral De Robeck'e devrederek 16 Mart'ta Londra'ya döndü.

26 Şubat-17 Mart arasındaki günleri İtilaf devletleri donanması mayın arama tarama faaliyetleriyle geçirdi. Bu arada bazı bölgelere tahrip müfrezeleri çıkarılarak, susturulmuş topların tahribine çalışıldığı gibi methalle merkez arasında ve merkezde bulunan bazı bataryalar da bombardıman edildi.

18 Mart sabahı... Saat 10.30'da üç tümen halinde tertiplenmiş müttefik filo gemileri boğaza girmeye başladı. Birinci Tümen gemileri saat 12.00'ye kadar merkez tabyalarını yoğun ateş altına aldı. Saat 12.00'de İkinci Tümen gemileri Agamemnon, Ocean ve Irresistible, Birinci Tümen gemilerinin aralarından geçip 12 bin yardadaki yerlerini alarak ateşe başladı.

Bu sırada, Erenköy bölgesindeki obüs bataryalarının menziline giren Agamemnon, 25 dakikada 12 isabet alarak ağır hasara uğradı. Aynı şekilde Irresistible da aldığı 6 isabetle ağır hasarlı olarak çekilme manevrasına başladı.

Üçüncü tümeni oluşturan Fransız gemileri, cesaretle tabyalara sokularak yoğun ateşe başladı. Aradaki bataryalar susturulmuş, merkez tabyalar henüz ezilememişti. Diğer gemiler de boğazdan içeri girmiş, bombardımana destek vermekteydi. Bu arada, şiddetli hasar görmüş olan Rumeli-Mecidiye Tabyası'nda Onbaşı Seyit, menzilindeki Ocean zırhlısına nişan almış ve sağ kalan arkadaşlarının yardımıyla üçüncü atışta isabet kaydetmişti.

Aynı anda, aldığı isabetlerle zor durumda kalan Fransız filosu, Amiral De Robeck tarafından geri çağrıldı. Gemiler, daha önce yaptıkları gibi Anadolu sahillerine doğru dönüşlerini tamamlarken saat 13.55'te Fransız zırhlısı Bouvet, hiç kimsenin beklemediği bir yerde bir gece önce Nusret'in döşediği mayınlara çarptı ve yardımına dahi gidilemeyecek kısa sürede sulara gömüldü.

Fransız gemilerinin terk ettiği hattı 11 adet İngiliz muharebe gemisi aldı, saat 15.35'te Irresistible ve Ocean gemileri de Nusret'in mayınlarına çarptı. Daha sonra her iki gemi de akıntıyla sürüklenerek Türk topçularının menziline girdi ve topçu ateşleriyle batırıldı.

''GİDİYORLAR, GEÇEMEDİLER, GEÇEMEYECEKLER''.

Bölgedeki mayın tehdidinin boyutlarını gören Amiral De Robeck, en kuvvetli 3 gemisini kaybetmiş olarak saat 19.00'da filosuna ''boğazı terk edin'' emrini verdi.

Boğazdan çıkan gemilere bakan Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa'nın şunları söylediği duyuldu: ''Gidiyorlar, geçemediler, geçemeyecekler''...

Müttefik filo 800 personel kaybederken, Türkler ise bu savaşta 58 şehit verdi, 3-4 asker ise yaralandı...

Boğazı donanmayla zorlayıp geçmek için yapılan bu büyük girişim ancak ''şiddetli bir yenilgi'' olarak tanımlanabilecek biçimde son bulmuştu...

Bu denli fazla kayıp, kara kuvvetlerinin yardımı olmadan boğazın geçilmesini şüpheli kılıyordu. Sonunda, Deniz Bakanı Churchill, boğazın denizden kara harekatı olmadan geçilemeyeceğine ikna olmuştu. Böylece Çanakkale Harekatı'nda yeni bir sayfa açılıyordu: çıkarma harekatı ve kara savaşları...

18 Mart'ta kazanılan zafer, yıllardır süren yenilgiler nedeniyle ümitsizliğe kapılmak üzere olan Türk milletine yeni bir heyecan verdi.

18 Mart, 19 Mayıs'ın, 23 Nisan'ın, 30 Ağustos'un ve 29 Ekim'in müjdecisi oldu...

ADIM ADIM ÇANAKKALE SAVAŞLARI...

Türkiye'nin geleceğini etkileyen Çanakkale Savaşları'nda elde edilen zafer, Türk Tarihinin yanı sıra Dünya Tarihi'nde de önemli bir yere sahip oldu.

Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla, küresel anlamda; hem siyasal hem de toplumsal bakımdan büyük değişikliklerin yaşanmasına yol açan olaylar şöyle gelişti:

• 28 Haziran 1914. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun varisi arşidük François Ferdinand ve eşi, Sırp öğrenci Gavrilo Princip tarafından Saraybosna'da öldürüldü.

• 28 Temmuz 1914. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan'a savaş ilan etti.

• 31 Temmuz 1914. Rusya ve Fransa'da seferberlik ilan edildi.

• 2 Ağustos 1914. Osmanlı Devleti de topraklarında genel seferberlik ve sıkıyönetim ilan etti. Osmanlı-Alman ittifakı imzalandı. İttifak uyarınca iki devlet, Avusturya-Sırbistan arasındaki anlaşmazlıkta tarafsızlık gösterecekti.

• 3, 4, 5 Ağustos 1914. Enver Paşa, Başkomutan Vekili oldu ve İngiliz filosunun izlediği Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) adlı Alman savaş gemilerinin Osmanlı karasularına gelmesine karar verildi.

• 10, 11 Ağustos 1914. İki gemi (Goeben ve Breslau), Çanakkale Boğazı'ndan geçerek Marmara'ya girdi.

• 12 Eylül 1914. Çanakkale Boğazı girişine mayın döşendi.

• 27 Eylül 1914. Çanakkale Boğazı tamamen kapatıldı.

• 2 Kasım 1914. İngiltere, Fransa, Rusya, Belçika, Sırbistan, Japonya, Karadağ, Osmanlı İmparatorluğu ile siyasi ilişkilerini kestiklerini açıkladı.

• 29, 30 Ekim 1914. Alman Amiral Souchon komutasındaki Yavuz ve Midilli, gece Karadeniz'e çıktı ve Odessa ile Sivastopol limanlarını bombaladı.

• 3 Kasım 1914. Çanakkale Boğazı giriş tahkimatı, 6 düşman zırhlısı tarafından bombalandı.

• 7 Kasım 1914. Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri'ne karşı savaş ilan etti.

• 29 Kasım 1914. Mesudiye Zırhlısı, İngiliz denizaltısı (B-11) tarafından Çanakkale Boğazı'nda batırıldı.

• 11 Ocak 1915. Amiral Carden, İngiltere Deniz Bakanlığı'na, Çanakkale Boğazı'na taarruz için hazırlattığı planı sundu.

• 20 Ocak 1915. Mustafa Kemal, Tekirdağ'da 19 Fırka Komutanlığı'na atandı ve 2 Şubat'ta tümeni kurmaya başladı.

• 19 Şubat 1915. İtilaf Devletleri Donanması (12'si İngiliz, 4'ü Fransız olmak üzere 16 muharebe gemisi, 6 muhrip, 14 mayın tarama ve 1 uçak gemisinden oluşuyordu.), Çanakkale Boğazı giriş tabyalarına taarruzu ile İtilaf Devletleri donanmasının Çanakkale Boğazı'na ikinci büyük saldırısı başlatıldı.

• 25 Şubat 1915. Mustafa Kemal'in kuruluşunu tamamladığı 19. Tümen, Gelibolu Yarımadası'nın doğu kıyısındaki Maydos'ta (Eceabat) görevlendirildi.

• 25 Şubat 1915. İtilaf Devletleri donanması, Boğaz girişi tabyalarındaki topları tahrip ederek, Boğaz'a girmeye başladı.

• 26 Şubat 1915. Değirmenburnu-Çanakkale Feneri arasında 10. Mayın Hattı oluşturuldu. Seddülbahir ve Kumkale'ye çıkarma başlatıldı.

• 2 Mart 1915. General Liman Von Sanders, Çanakkale'deki Osmanlı Kara Kuvvetleri Başkomutanlığı'na atandı.

• 4 Mart 1915. 3. Avustralya Tugayı, Mondros'ta limana girdi.

• 5, 6 Mart 1915. Çamkoyu batısından, HMS Queen Elizabeth gemisinden, Merkez Tahkimatı'nı aşırma biçiminde bombardıman başlatıldı.

• 17 Mart 1915. Amiral J. de Robeck, İtilaf Devletleri Donanması Komutanlığı görevine başladı.

• 17, 18 Mart 1915. Nusret Mayın Gemisi, gece elde kalan son 26 mayınını, Boğaz girişindeki Karanlık Koy'a döşedi.

• 18 Mart 1915. ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ: İtilaf Devletleri donanması, yaklaşık 30 savaş gemisiyle en geniş kapsamlı saldırıyı başlattı. Çanakkale Boğazı tahkimatı 7 saat süreyle ateş altında tutuldu. Nusret Mayın Gemisinin gizlice döşediği mayınlar ve kıyı topçularının etkili ateşi altında, kuvvetinin üçte birini kaybederek geri çekildi. Altı büyük gemiden Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları batırıldı, üçü de kullanılmaz hale getirildi.

• 24 Mart 1915. General Liman Von Sanders, 5. Ordu Komutanlığı'na getirildi. Bu ordunun ihtiyatı, komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal olan 19. Fırka tarafından oluşturulacaktı.

• 25 Nisan 1915. ARIBURNU ZAFERİ: İtilaf Devletleri, geniş kapsamlı ilk çıkarmayı başlattılar. Gelibolu ve Çanakkale yarımadalarının Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale gibi yerlerine yapılan çıkarma, 308 savaş ve nakliye gemisi ile gerçekleştirildi. Orda komutanı, Saros'ta olduğundan, Mustafa Kemal, emir beklemeksizin birliklerini harekete geçirdi ve Arıburnu'na çıkıp yarımadanın en kritik tepesi olan Kocaçimen'de ilerleyen İngiliz birliklerini durdurdu ve kıyıya kadar sürdü. İngiliz birlikleri, donanmalarının ateşi sonucu denize dökülmekten kurtuldular ve Arıburnu Zaferi kazanıldı.

• 27 Nisan 1915. İngiliz denizaltı gemileri, Marmara'da Barbaros zırhlısını batırdılar.

• 2 Mayıs 1915. 3. Kolordu Komutanı Esat (Bilkat) Paşa, Arıburnu cephesine gelerek, Mustafa Kemal ile görüştü.

• 10 Mayıs 1915. Mustafa Kemal'in çarpışmaları yönettiği yere ''Kemalyeri'' adı verildi.

• 14 Mayıs 1915. İngiltere Bahriye 1. Lordu Winston Churchill ve Amiral John Arbuthont Fisher, görevlerinden istifa ettiler.

• 1 Haziran 1915. Atatürk albaylığa yükseltildi.

• 6, 7 Ağustos 1915. İngilizler, Gelibolu'ya yeni kuvvetler çıkardılar.

• 8 Ağustos 1915. Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na getirildi.

• 9 Ağustos 1915. Mustafa Kemal'in komutasında 1. Anafartalar Savaşı kazanıldı.

• 9 Ağustos 1915. İtilaf Güçleri, Seddülbahir'i boşalttılar.

• 10 Ağustos 1915. Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal öncülüğünde geniş kapsamlı Conkbayırı taarruzu başlatıldı.

• 21, 22 Ağustos 1915. 2. Anafartalar Savaşı kazanıldı.

• 17 Ekim 1915. Çanakkale bölgesinde General Hamilton, komutayı General Birdwood'a  devrederek cepheden ayrıldı.

• 19, 20 Aralık 1915. İtilaf Güçleri, işgal ettikleri siperleri boşaltarak gece Anafartalar, Arıburnu bölgesinden gizlice çekildiler.

• 9 Ocak 1916. 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman Von Sanders, Başkomutanlık Vekaleti'ne şu telgrafı çekti: ''Tanrı'ya şükür Gelibolu Yarımadası tamamen düşmandan temizlenmiştir. Diğer ayrıntılar ayrıca sunulacaktır.''

• 17 Ocak 1916. Mustafa Kemal'e Çanakkale Savaşı'ndaki üstün başarılarından dolayı ''Muharebe Altın Liyakat Madalyası'' verildi.

Çanakkale Savaşları'nda 253 bin Türk subay, er ve erbaş şehit oldu.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi2006-07-13 20:55:21
  • Nasıl İhracatçı Olunur?2006-06-27 22:26:01
  • Hasta Hakları ve Sorumlulukları2006-06-25 17:26:25
  • Kültür Mantarı Yetiştiriciliği2006-06-25 16:34:18
  • Zeytin ve Zeytinyağı Nedir?25 Haziran 2006 Pazar 11:33
  • Mortgage Nedir?2006-06-25 02:18:38
  • Çilek Yetiştiriciliği Nedir?2006-06-15 16:53:27
  • Yeni Çevre Koruma Cezaları2006-06-09 22:15:19
  • RSS Nedir ?2006-06-01 00:33:44
  • Kojenerasyon Nedir?2006-05-17 10:07:54
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0533 557 8894