• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İzmir 19 °C

Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi

Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi
Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) etkeni virüs olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın etkeni olan virüsün taşıyıcısı olarak rol alan keneler, yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmek

KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ NEDİR ?

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) etkeni virüs olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın etkeni olan virüsün taşıyıcısı olarak rol alan keneler, yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmektedirler. Ülkemizde 2002 ve 2003 yıllarının bahar ve yaz aylarında özellikle Kelkit Vadisi diye bilinen bazı illerimizin özellikle kırsal kesiminde yüksek ateşle seyreden ve ölümcül olabilen bir hastalık görülmeye başlamıştı. Yapılan rutin çalışmalarla hastalığın nedeninin ortaya konamaması üzerine, yapılan yoğun çalışmalar neticesinde hastalığın Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) isimli bir enfeksiyon hastalığı olduğu, hastalık etkeninin de bir virüs olduğu ortaya konmuş ve hastalığın kontrolü ile ilgili olarak gereken tedbirler alınmıştır. Ülkemizde hastalıkla ilişkili bulunan kene türü yaban hayatı ile çok yakından ilişkilidir. Bu kene yasama dönemlerinin bir bölümünde yaban hayvanlarından kan Emerken, hayatının diğer evresinde özellikle çiftlik hayvanlarından kan emmektedir. Söz konusu kene kurak ve yarı kurak bozkır iklimini sevmekte ve genellikle bozkır ile diğer iklimlerin kesişme yerlerinde, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık (meşe, geven vb.) alanlarda yaygın olarak görülmektedir. Özellikle vadilerle çevrili dağlık alanların yamaçları, yaban hayvanlarının daha sık dolaştığı alanlar olduğundan keneler açısından oldukça zengin bölgelerdir. Hastalık Orta Asya, Afrika, Orta Doğu, Kafkas ve Balkan ülkelerinde görülmektedir. Ülkemizde hastalık ilk kez Kelkit Vadisi ve çevresinde yer alan illerde görülmüştür. Hastalık ülkemizde bugüne kadar başta Kelkit Vadisi civarı ağırlıklı olmak üzere, 22 ilde görülmüştür.

Tablo: Yıllara göre vaka sayıları

  YIL      VAKA SAYISI ÖLÜM

2002-2003   150         6

2004             249        13

2005             266        13

2006(29.06) 150        11

Toplam         815       43

Kırım-Kongo kanamalı ateşi vakalarındaki ölüm hızı dünyada genel olarak % 30’lar ve üzerindedir. Ülkemizdeki bu hız ise % 5’ler civarındadır. Virüsün, küçük odaklar seklinde yaban hayvanları ile kene arasında devamlılığını sağladığına inanılmaktadır. Hastalık, yaban hayatı ile insanların iç içe olduğu bölgelerde kene sayısının artısına bağlı olarak çıkmaktadır. Yaban hayvanları ile evcil hayvanların karsılaşmaları veya gece gündüz farkı da olsa aynı veya yakın alanları kullanmaları ile evcil hayvanlara kene geçişi Olmakta ve virüs için yeni çoğalma alanları oluşmaktadır. Evcil hayvanlara yapışmak suretiyle beslenen efekte kenelerin yumurtalarıyla otlaklar ile hayvanların yaşadığı diğer alanlar da riskli alanlar haline gelebilmektedir. Virüsler hayvanlarda genellikle belirti veren bir hastalığa yol açmamaktadır. Hasta insanların kanlarıyla kontrolsüz temas ile insandan insana hastalığın geçebilmesi de söz konusudur.

Hastalık ani başlayan ateş, bas ağrısı, kırıklık, halsizlik, kas ağrıları, belirgin iştahsızlık ile baslar. ishal ve kusma da görülebilir. Bazı olgularda vücudun değişik bölgelerinde kanamalar (burun kanaması, dişeti kanaması, iç organ kanaması ve cilt altı kanaması vb.) görülür ve hastalık ağır seyredebilir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi doğal dengenin değişimiyle (iklim, bitki örtüsü, yabani hayvan sayısındaki artış vb.) doğrudan ilgili bir hastalıktır. Hastalığın tedavisinde uygulanabilecek etkililiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir ilaç ile yine etkinliği bilimsel çevrelerce kabul görmüş, yan etkileri tolere edilebilir ve uygulanabilir bir ası bulunmamaktadır. Bazı Doğu Avrupa ülkelerinde zaman zaman kullanılan KKKA asıları, bilimsel çevreler ve Dünya Sağlık Örgütünce uygulanabilir bulunmamıştır. KKKA hastalığının kontrolünde bilinçli korunma tedbirlerinin alınması oldukça önem kazanmaktadır. Epidemilerin kontrolünde, kişisel korunma önlemlerinin alınması ve kene sayısının azaltılması amaçlanmaktadır.

A-Kişisel korunma tedbirleri

KKKA riski olmasa bile, kenelerle bulaşabilen diğer hastalıklardan da korunmak için her zaman uygulanması gereken hususları içerir:

• Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek giysiler giyilmelidir. Kenelerin vücuda girebileceği olası açıklıkların kapatılması önemlidir (Pantolon paçalarının çorap içine konulması, çizme giyilmesi vb.).

• Kenelerin bulunduğu alanlara gidilirken vücudun açıkta kalan alanlarına ve elbiselere cilde sürülebilen böcek kovucu maddelerin(repellent) uygulanması, korunma için etkili olmaktadır.

• Dış elbiselere, yıkamaya da dayanıklı olan, etki süresi uzun kene öldürücü ilaçlar sürülmesi etkili bir korunma aracı olabilir.

• Eve gelindiğinde vücut kene yönünden kontrol edilmeli, kene varsa bir cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılmalıdır. Yine risk altındaki kişilerin,sık aralıklarla kene yönünden vücut muayenelerini yapmaları önemlidir. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır. Keneyi vücuttan uzaklaştırmak için sağlık kurulusuna başvurmaya gerek bulunmamaktadır. Vücuttan kene uzaklaştırmak usulünce yapıldığı takdirde kolayca ve risksiz yapılabilecek bir işlemdir.

• Vücut üzerindeki keneler öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.

• Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerlerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.

• İnsanların veya hayvanların kanlarına korunmasız temas yapılmamalıdır.

B-Kene sayısının azaltılmasına yönelik tedbirler

ilaçlama çalışmaları: Çiftlik hayvanlarına yönelik kene mücadelesi ile hayvan barınaklarının ilaçlanması uygun olmakla birlikte, geniş çevre ilaçlamaları faydalı bulunmamaktadır.

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİNDEN KORUNMADA VE HASTALIGIN KONTROLÜNDE YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALAR

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) etkeni virüs olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın etkeni olan virüsün taşıyıcısı olarak rol alan keneler, yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmektedirler.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi doğal dengenin değişimiyle (iklim, bitki örtüsü, yabani hayvan sayısındaki artış vb.) doğrudan ilgili bir hastalıktır. Nitekim hastalığın ilk olarak tespit edildiği Kırım’da da hastalık doğal dengelerdeki değişiklik sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanların girişi yasaklanan ve tarıma kapatılan bölgeler, birkaç yıl sonra tekrar tarıma açıldığında hastalık görülmeye başlamıştır. Doğal dengelerin bozulmasında ve buna bağlı olarak hastalığın görülmesinde sürekli avlanma yasağı veya kontrolsüz avcılık ve yayla yasağı gibi faktörlerin de önemli etkileri bulunmaktadır. Doğal hayatta yaban hayvanı sayısındaki artış, kenelerin kan emleri ve üremeleri için uygun ortamın oluşmasına zemin hazırlamakta olup bu durum, zaten çok fazla sayıda yumurta yumurtlama özelliği olan kene sayısının hızla artmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde hastalıkla ilişkili bulunan kene türü yaban hayatı ile çok yakından ilişkilidir. Bu kene yasama dönemlerinin bir bölümünde yaban hayvanlarından kan emerken, hayatının diğer evresinde özellikle çiftlik hayvanlarından kan emmektedir. Yoğun kene varlığının olması, insanların kenelerle daha çok karsı karsıya kalmaları anlamına gelmektedir. Virüsün, küçük odaklar seklinde yaban hayvanları ile kene arasında devamlılığını sağladığına inanılmaktadır. Hastalık, yaban hayatı ile insanların iç içe olduğu bölgelerde kene sayısının artısına bağlı olarak çıkmaktadır. Ayrıca yerden beslenen kuşlar ile (keklik, çulluk, karga vb.) göçmen kuşların da kenelerin başka alanlara taşınmasında etkili olduğu bilinmektedir. Söz konusu kene kurak ve yarı kurak bozkır iklimini sevmekte ve genellikle bozkır ile diğer iklimlerin kesişme yerlerinde, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık (meşe, geven vb.) alanlarda yaygın olarak görülmektedir. Özellikle vadilerle çevrili dağlık alanların yamaçları, yaban hayvanlarının daha sık dolaştığı alanlar olduğundan keneler açısından hayli zengin bölgelerdir. Yaban hayvanları ile evcil hayvanların karsılaşmaları veya gece gündüz farkı da olsa aynı veya yakın alanları kullanmaları ile evcil hayvanlara kene geçişi olmakta ve virüs için yeni çoğalma alanları oluşmaktadır. Evcil hayvanlara yapışmak suretiyle beslenen enfekte kenelerin yumurtalarıyla, otlaklar ile hayvanların yaşadığı diğer alanlar da riskli alanlar haline gelebilmektedir. Virüsler hayvanlarda genellikle belirti veren bir hastalığa yol açmamaktadır. Hasta insanların kanlarıyla kontrolsüz temas ile insandan insana hastalığın geçmesi de söz konusudur. Hastalığın tedavisinde uygulanabilecek etkililiği bilimsel olarak ispatlanmış bir ilaç ile yine etkinliği bilimsel çevrelerce kabul görmüş uygulanabilir bir ası mevcut değildir. Bazı Doğu Avrupa ülkelerinde geçmişte kullanılan KKKA asıları da uygulanabilir olarak görülmemiştir. KKKA hastalığının kontrolünde bilinçli korunma tedbirlerinin alınması hayli önem kazanmaktadır. Epidemilerin kontrolünde, kişisel korunma önlemlerinin alınması ve kene sayısının azaltılması amaçlanmaktadır.

KİŞİSEL KORUNMA TEDBİRLERİ

Kişisel korunma önlemleri KKKA riski olmasa bile, kenelerle bulaşabilen diğer hastalıklardan da korunmak için her zaman uygulanması gereken hususlardır.

• Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek giysiler giyilmeli ve açık renkli elbiseler tercih edilmelidir.

• Kenelerin vücuda girebileceği açıklıkların kapatılması önemlidir (Pantolon paçalarının çorap içine konulması, çizme giyilmesi vb.).

• Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına repellent olarak bilinen böcek kovucu maddelerin sürülmesi, kenelerin birkaç saat vücuda yaklaşmalarını engellemektedir.

• Dış elbiselere, yıkamaya da dayanıklı olan, etki süresi uzun kene öldürücü ilaçlar (insektisit) sürülmesi etkili bir korunma aracı olabilmektedir.

• Vücut kene yönünden sık sık kontrol edilmeli, kene varsa bir pens veya cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılmalıdır. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır.

Keneyi vücuttan uzaklaştırma konusunda bilgi sahibi olmayanlar dışında, vücuda yapışmış kenenin uzaklaştırılması için sağlık kurulusuna başvurmaya gerek bulunmamaktadır. Vücuttan kene uzaklaştırmak usulünce yapıldığı takdirde kolayca ve risksiz yapılabilecek bir işlemdir. Kene çıkarıldıktan sonra kenenin yapıştığı yere tentürdiyot gibi antiseptik maddeler sürülmelidir.

Vücudundan kene yapılan kişiler 10 gün kadar ani başlayan ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikâyetler yönünden kendilerini izlemeli, böyle bir şikâyetin olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.

• Vücuttan uzaklaştırılan keneler çamaşır suyu, alkol veya insektisit içine atılarak öldürülmelidir.

• Vücut üzerindeki keneler öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.

• Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerlerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.

• İnsanların veya hayvanların kanlarına korunmasız temas edilmemelidir.

KENE SAYISININ AZALTILMASINA YÖNELİK TEDBİRLER

Hastalığın bulaşmasından birincil derecede sorumlu olduğu bilimsel olarak da ortaya konmuş olan kenelerin son konaklarının özellikle sığırlar basta olmak üzere çiftlik hayvanları olması dolayısıyla, bu hayvanlarda kene mücadelesi yapılması gerekir. Bu mücadelenin hayvancılıkla uğraşan vatandaşlara bırakılmadan, risk altındaki tüm bölgelerde kontrollü ve es zamanlı bir şekilde, kampanya tarzında yapılması önemlidir. Kene sayısını kontrol altına almak amacıyla çevreye yönelik geniş ilaçlama yapılması gerekli görülen bir uygulama değildir. Keneleri doğadan tamamen yok etmek de mümkün değildir. Ayrıca, yoğun ilaçlamaların doğal dengelerin bozulmasına ve yeni problemlerin ortaya çıkmasına yol açabileceği de unutulmamalıdır.

Park ve mesire yerleri gibi dar alanlarda ise çok yoğun kene olması durumunda, çevreye ve halk sağlığına yönelik etkileri iyi bilinen insektisit ilaçların uzmanların kontrolünde yapılması faydalı olabilir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi2006-07-13 20:55:21
  • Nasıl İhracatçı Olunur?2006-06-27 22:26:01
  • Hasta Hakları ve Sorumlulukları2006-06-25 17:26:25
  • Kültür Mantarı Yetiştiriciliği2006-06-25 16:34:18
  • Zeytin ve Zeytinyağı Nedir?25 Haziran 2006 Pazar 11:33
  • Mortgage Nedir?2006-06-25 02:18:38
  • Çilek Yetiştiriciliği Nedir?2006-06-15 16:53:27
  • Yeni Çevre Koruma Cezaları2006-06-09 22:15:19
  • RSS Nedir ?2006-06-01 00:33:44
  • Kojenerasyon Nedir?2006-05-17 10:07:54
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0533 557 8894