• BIST 9706.07
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İzmir 24 °C

Servet Yurttagül Yazıyor

Servet Yurttagül Yazıyor
Geçen haftanın önemli bir bölümünü İstanbul da geçirdim. İstanbul da ve Ankara da geçen hafta Türkiye AB ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşandı. Beni tanıyanlar Avrupa parlamentosun da çok yakın tanıdığım olduğu için bazen bu gelişmelerin içerisinde baz

                                AB den Türkiye ye Yeni Bakışlar

           Geçen haftanın önemli bir bölümünü İstanbul da geçirdim. İstanbul da ve Ankara da geçen hafta Türkiye AB ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşandı. Beni tanıyanlar Avrupa  parlamentosun da çok yakın tanıdığım olduğu için bazen bu gelişmelerin içerisinde bazen de görüşmelerin sonunda değerlendirme toplantılarına katılıyor sonuçları birinci elden öğreniyorum.

             Öncelikle basında da önemli yer alan Cumhurbaşkanımızın AB Milletvekillerini Gürcistan gezisine rağmen 30 dakika kabul etti ve AB milletvekili Daniel John Bendit (Kızıl Dany) ile önemli konuşmalar yaptı. Aynı gurubu Başbakanımız da kabul ederek karşılıklı görüşmeler yaptılar.

           Tabi ki bu görüşmelerde ben yoktum ama görüşmeler sonrası bu insanlarla önemli bir zaman diliminde beraber oldum. Tüm bu insanların görüşmelerinden çıkardığım sonuçları sizlerle paylaşmak istedim. AB nin Türkiye ile ilgili görüşlerinde önemli değişiklikler var.  Eski uygulamalarla karşılaştırıldığında bu fark çok net bir biçimde ortaya çıkıyor.Bu farklılıkları parlamentodan biri aşağıdaki şekilde yorumladı.

           Avrupa Parlamentosu'nun son kararları, hem kullanılan dil, hem de Türkiye'nin hassas olduğu konularda benimsenen üslup açısından dikkatleri çekti. Özellikle Parlamento eskiden hoyrat  bir tavır içinde Türkiye ile ilgili görüşlerini açıklardı. Oysa bu defa tüm üyeler  nerdeyse uyum içinde saygın bir dil kullanmaya özen gösterdi.


             Ayrıca İlerleme Raporu, Avrupa Parlamentosu'nda ezici bir çoğunlukla kabul edilen Türkiye kararı ve oturumlarda konuşan parlamenterler ve Ankara daki üyeler Türkiye açısından son derce duyarlı olan bir kaç noktada inanılmaz dikkat ve anlayış gösterdiler. Bu noktalar


            1- İlk defa Avrupa, PKK-Terör konusunda oldukça açık bir tavır koydu. Kürt sorununun siyasi bir diyalog ile çözülmesi gerektiğini vurgulayan Avrupa, ilk kez PKK terörünü doğrudan eleştirmekle kalmadı, PKK terörüne karşı yapılacak mücadelede Türkiye ile uluslararası dayanışmanın gereğine dikkat çekti.


                Avrupa Parlamentosu bugüne kadar PKK'ya karşı yumuşak bir dil kullanırdı. Ancak artık bu da değişti ve Ankara'nın çizgisine o kadar yakın bir söylem benimsendi ki, aşırı sağcı parlamenter dayanamayıp "siz özgürlük mücadelesi verenleri terörist ilan ediyorsunuz" diye çıkıştı.


              Kuzey Irak sorununun diyalog ile çözülmesin telkinlerine ve askeri çözümün benimsenmemesine rağmen başta Avrupa Parlamentosu olmak üzere, AB kurumlarının Türkiye'yi dolaylı olarak desteklediği kimsenin dikkatinden kaçmadı.

             2- Avrupanın daima sempati ile arka çıktığı Ermeni soykırımının tanınmasını hedef alan yaklaşım da, bu defa farklı bir tutumla karşı karşıya kaldı. Örneğin; AP'de bu konuda getirilen değişiklik önergeleri 400'ün üstünde bir oyla reddedildi ve Parlamento Türkiye'yi sıkıntıya sokmak istemediğini çok açıkça ortaya koydu.

             3- Türkiye'yi geçmişte sürekli katı şekilde eleştirmesiyle tanınan Avrupa Parlamentosu'ndaki diğer önemli farklılık, Türkiye'nin tam üyeliğine yaklaşımda da ortaya çıktı. Bugüne kadar "müzakerelerin sonucu açık bir süreç" diyen, yani üyelik yerine "imtiyazlı ortaklıkla"da sonuçlanabileceğini söyleyen kesimler, şimdi son kararın Ankara'da olduğunu vurgulamaya başladılar.


           Avrupa neden tutum değiştiriyor?


           Avrupa'da Türkiye'ye yönelik eleştirilerin yok olduğunu ve herkesin Ankara'nın sırtını sıvazlamak istediğini söylemek istemiyorum. Özellikle düşünce ve inanç özgürlüğü bu kapsamda 301. madde ve genel olarak duraklama sürecine girmiş olan reform süreci büyük eleştiri alıyor. İster İlerleme Raporu'nda ister Avrupa Parlamentosu'nda bu eleştiriler çok net ve açık bir biçimde tekrarlanıyor. Bir başka deyişle bunlar, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde "Aşil'in topuğu" anlamına geliyor.
Peki bu yeni üslup ve AB'de ki bu değişim neden?


            Bunun başlıca nedeni, Avrupalıların 22 Temmuz seçimlerini okuyuş şekilleri.


           1- 22 Temmuz seçimleri öncesinde Türkiye'nin Avrupa Komisyonu, Konseyi ve AP'deki genel görünümü şöyleydi :Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda sanki askeri bir darbe sürecine girilmiş, Türkiye'nin demokratikleşmesinin imkansız olduğu yönündeki eski önyargılar hortlamış ve ülke hem siyasi açıdan hem de kürt sorunu nedeniyle kargaşaya kayıyormuş izlenimi egemendi.


            22 Temmuz seçim sonuçları ve ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi, Avrupa'daki önyargıları ve Türkiye'yi bakışı temelden sarstı ve giderek değiştirmeye başladı.
            AKP nin büyük oy patlaması yapması ve Cumhurbaşkanı'nın sorun olmadan seçilmesi herkesi şaşırttı. Türkiye'nin kendi içinde tam aksine demokratik bir kriz mekanizması oluşturduğu ve bu sayede de politik istikrarı yakaladığı izlenimi hakim oldu.
            Zaten iyi giden ekonomik istikrarın şimdi sağlam bir meclis çoğunluğuna dayalı AKP hükümeti çıkarması sonucunda, Türkiye'deki demokratik süreç ve kurumların artık yerine oturduğu, siyasi istikrarla birlikte ekonomik istikrarın da perçinlendiği konuşulmaya başlandı. Özellikle son aylarda uzmanlar ve politikacılar, Türkiye'yi daha da iyi anlamaya çalışıyorlar. Düne kadar krizden krize koşan Türkiye'nin nasıl oluyor da son derece oturmuş bir demokratik sistem yakaladığını merak ediyorlar.


            2- .Avrupa'daki bakışları değiştiren unsur sadece seçim süreci değil, belki de daha önemlisi seçim sonuçları oldu. Genel izlenim, AKP'nin ülkedeki ordu ve diğer tutucu güçlere rağmen, yüz binlerce insanın sokağa döküldüğü bir kriz sürecinde ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesinin büyük bir değişimin işaretçisi olduğu yönündeydi. AKP, "tutucu Anadolu iş çevreleri"nin yanı sıra, batıya açık "modern iş çevrelerini" de yanına alarak orta sağda, istikrarı yakaladı. Ancak, herkesi en çok etkileyen Güneydoğu'daki kürt oylarının AKP ye akması oldu. Bu, Türkiye'nin dışarıdan göründüğü gibi politik olarak parçalanmadığını ve kürtlerin tümünün de PKK terörüne katılmadıklarının göstergesiydi.


             Avrupa'dan Türkiye'nin görüntüsü böyle.


                                            Servet YURTTAGÜL

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894