GÜNEŞİ DEĞİL GELECEĞİN İKTİDARINI GÖRDÜM !

Hasan ESER
11 Nisan 2010 Pazar 15:58
"GÜNEŞİ DEĞİL GELECEĞİN İKTİDARINI GÖRDÜM"
Allah hayra çıkarır inşallah. Geçenlerde yorucu bir günün ardından biraz tv izledikten sonra başımı yastığa koyup mışıl mışıl uykuya daldım.
Rüyalar âlemine gittim. Çok geçmedi ki rüyamın içinde uykudan uyandım. Saatte baktım. Saat sabah 08.00’i gösteriyordu. Hava oldukça soğuktu. İlk işim Tv’yi açmak oldu.
Fakat Tv’de nedense tek bir kanal vardı. Onda da sadece manzara resmi.Kendi kendime ne oldu bu kanallara? derken. Her halde dün gece rüzgârdan benim tv anteni uçtu diye düşündüm.
“En iyisi mi kendime güzel bir kahvaltı hazırlayım. Fırından da sıcak sıcak bir ekmek alırım yanına da güzel demli bir çay yaparım” diyerek Fırına gittim.Fırıncı Ali’ye hayırlı işler diledikten sonra kendisinden bir tane ekmek sarmasını istedim..
Fırıncı Ali önce gülümsedi sonra da "vereyim istediğin ekmek olsun ama tabi ki karnen varsa" deyince haliyle şaşırdım ve ne karnesi ağabey ? demekten kendimi alamadım.Fırıncı Ali, “Öyle Hasancım karne yoksa ekmekte yok” deyince de; "Ali ağabey ben 5 yaşından beri sizden ekmek alırım 32 yaşındayım.27 yıldır benden karne istemedin de bugün nereden çıktı şimdi bu karne muhabbeti" diyerek duruma tepki gösterdim..
Fırıncı Ali, “Kusura bakma Hasancım,bazı konuları halkımız zamanında düşünecekti.Sen ekmeği 27 yıl karnesiz aldın, bundan sonra da karneyle alacaksın o kadar ”dedi. Kağıda sardığı ekmeği yeniden tezgahına geri bıraktı.
O anda aklıma geldi evde bayatta olsa biraz ekmeğim vardı.Tost makinesinde ısıtırım yerim Ali her halde erenlere karıştı. Düşüncesi ile tartışmayı uzatmadan tekrar ev’in yolunu tuttum.Eve geldim çay demlemek için ocağı yakayım dedim. “Hay aksi tüp bitmiş.Olabilir insanlık hali en iyisi mi Tüp bayisine telefon açıp yeni bir tüp söyleyeyim.
Nasıl olsa 5 dakika’da kapıma gelir” dedim ve sarıldım telefona, ama tuşlara basıyorum ezberimde ki numara yanlış çıkıyor.. Meğerse direk arama yokmuş. Santralden bağlanıyormuş.Arıyorum santrali görevli memur, “hattan ayrılmayın karşı tarafa soralım kabul ederse hemen bağlarım” diye konuşuyor.Fırıncı Ali ile başlayan şaşkınlık halim santral memuru ile devam ediyor. Kendi kendime sakin ol Hasanım sakin ol derken karar alıyorum. “Tüp Bayi nasıl olsa 2 adım yer ne olacak ki? sabah sabah telefonda santral vs ile uğraşacağıma en iyisi mi 2 dakika da gidip tüpümü söyleyeyim” diyorum.
"YETERKİ LAİKLİK TEHLİKEYE GİRMESİN"
Ancak Ceyhun Çetin’in işlettiği tüp bayisine vardığımda mekanın önünde 100 kişilik bir kuyruk görüyorum. İlk bakışta , “Hayırdır inşallah? bu kuyrukta neyin nesi ? Ceyhun Bey acaba bedava promosyon bir şeyler mi dağıtıyor.?” düşüncesi aklımdan geçiyor. Keşke düşündüğüm gibi olsa,kalabalığa yaklaşıyorum.
Tanıdıklarıma hayırdır ne kuyruğu bu? diye soruyorum. İçlerinden biri “Ne kuyruğu olacak gaz kuyruğu 3 gündür bekliyoruz bura da” diye yakınıyor.Nasıl olur diyorum.sosyal demokrat olduğunu bildiğim bir hemşehrim “Bal gibi olur işimiz ne? Bekleriz. Yeter ki laiklik tehlikeye girmesin” ifadesini kullanarak durumdan hiç mi hiç şikayetçi olmadığını belirtiyor.
"O MİLATTAN ÖNCEYDİ"
Derken sıra beklemeyim çünkü daha kahvaltı yapamadım gidip Tüp Bayisinin sahibi Ceyhun Çetin’e rica’da bulunayım..O beni kırmaz diye aklımdan geçiriyorum. Ama Ceyhun Bey’de Fırıncı Ali’nin söylediklerine benzer, “Zamanında düşünülecekti Hasanım zamanında” şeklinde manalı manalı sözler söylüyor.Israr ediyorum.. Bu seferde iktidar partisinin ilçe başkanı ile aran nasıl ? diye soruyor.. Aram çook iyidir.Ak Parti Foça ilçe başkanı Kadir Bey sever beni diyorum.. Ceyhun Bey gülüyor yahu Hasancım Kadir’mi kaldı Allah aşkına o milattan önceydi.. Sen hafızanı mı kaybettin? Geçmişe mi döndün? Allah iyiliğini versin hadi Hasancım hadi işim var uğraşamam senle” diyor..
YENİ HÜKÜMET PARANIN ÜZERİNDEN ATATÜRK’Ü KALDIRDI
Tam kapıdan çıkarken. Ceyhun Bey arkamdan sesleniyor.O anda içimden “Eski dost işte bana kıyamadı” diye geçirirken. Meğersem daha önceden yaptığım alışverişlerin parasını ödememişim bir an önce ödemem konusunda uyarıda bulunmak için seslendiğini öğreniyorum.Huyum kurusun borcu sevmem elimi atıyorum cebime ne varsa çıkarıp uzatıyorum. Ceyhun Bey ters ters bakıyor. “Bir şey mi var? Ağabey” diyorum “Dalgamı geçiyorsun sen benimle bu paralar tedavülden kalkanı yıllar oldu” diyor. Nasıl olur ağabey diye itiraz ediyorum. Bu seferde kasasından örnek bir para çıkarıyor. “Hasancım bana borcunu ödemek istiyorsan bir zahmet üzerinde Merhum Milli Şefimiz İsmet İnönü’nün fotoğrafı olan bankomatlardan getireceksin ağabeycim.
Biliyorsun bu yeni hükümet paranın üzerinden Atatürk’ün resmini kaldırdı” diyor ..
HOCA EFENDİ EZANI TÜRKÇE OKUYOR
Üst üste yaşadıklarım beni yeterince üzüyor. İştahım kaçıyor.Kahvaltıdan vazgeçiyorum.Saate bakıyorum zaten öğle vakti olmuş eli kulağında Hoca efendi öğle ezanını okur derken bizim kayalar cami imam hatibi Mustafa efendi Cami’nin megafonunda bağırıyor.
“Allah Büyüktür Allah Büyüktür .
Ona bir şey lazım değildir”. İşte o anda bir yaşıma daha giriyorum. Çünkü Hoca efendi ezanı Türkçe okuyor. Ama nasıl olur? derken bakıyorum ki diğer camilerde de ezan Türkçe okunuyor.
“Allahım sen benim aklıma fikrime mukayyet ol” diyorum..
Yine eve geri geliyorum, belki tv’nin kanalları düzelmiştir düşüncesi ile tv’yi bir daha açıyorum, ama bu seferde görüyorum ki elektrik yok kesilmiş.
Gülümsüyorum ve durumu “Yok canım daha neler , olsa olsa bizim sigorta atmıştır” diye yorumluyorum. Pencereden karşı komşuma elektrikler sizde de kesik mi? diye sesleniyorum . Komşum gülümsüyor, işin içinde bir şeyler olduğunu sezinliyorum ama kendimi tutamıyor ve bir anda komşuma karşı,”Sakın bana halk bu durumu daha önceden düşünecekti diye bir söz telaffuz etme” diye de sesimi yükseltiyorum. Komşum, “Hasan bey sakin olun sizin daha afyonunuz patlamadı her halde, ne demek istediğinizi anlamış değilim lakin elektrikler bir tek sizde değil maalesef tüm bölgede yok” diyor.
ARTIK HERŞEY KARABORSA
Öylece kalıyorum komşu bağırıyor, “Hasan Bey iyi misiniz ? yüzünüz sap sarı olmuş geçmiş olsun ,hasta filan mı oldunuz? Hasan Bey lütfen dikkat edin kendinize piyasada ilaç yok, hastanede doğru düzgün doktor yok, gözünüzü seveyim” diye tavsiyelerde bulunuyor.Kendime geliyorum “İyiyim yok bir şeyim” diyerek tekrar soruyorum “Elektrikler 10 dakikaya gelir mi ?” Sanki inadına gibi kime ne sorsam karşımda kiler kıs kıs gülüyor.
Sorumu “Ne 10 dakikası Hasan Bey , akşam saat 18:00’e kadar gelmeyecekmiş” şeklinde yanıtlıyor. Yine kendi kendime “Sakin ol Hasan” diyorum büyük bir soğuk kanlılıkla komşuma tekrar soruyorum, “Her halde trafolarda büyük bir arıza var?” Komşum sorumu yanıtsız bırakıyor. Sadece tebessüm ediyor.
Bende “Ne yapalım artık bugünlük idare edeceğiz.” diyerek duruma iyimser yaklaşamaya çalışıyorum.Ancak aklıma geliyor. Bu seferde “Hay Allah buzdolabımda da bir sürü gıda maddesi vardı.. akşama kadar bozulmasa bari” diye mırıldanırken benim felaket tellalı komşum dudaklarımı okumuş olsa gerek “Aman Hasan Bey sahip çıkın dolabınızda yağ,şeker artık ne varsa..Malumunuz her şey artık karaborsa” diye bağırıyor.
HALEN TÜRKİYE'Yİ ÖZAL'IN ERDOĞAN'IN TÜRKİYE'Sİ SANIYOR
Yine afallıyorum, “kara borsa ne demek?, İMKB ‘nin adımı değiştirildi? diye soruyorum.. Komşum bu sorum karşısında da , “Hasan Bey ben size zamanında çok söyledim.
Ama siz beni dinlemediniz.Bir tutturdunuz demokrasi de demokrasi diye zamanında yazdığınız o yazılar olmasaydı ihtilal de o kadar başınız derde girmezdi” diye bana söylenirken yanında duran kardeşine de dönerek, “Zavallı Hasan Bey ihtilal zamanında her halde içerde kötü günler geçirdiğinden kafayı tınlattı. Halen Türkiye’yi rahmetli Özal ile Erdoğan’ın Türkiye’si sanıyor” diye yakınıyor.
ZORUNLU TASARRUF UYGULANIYOR
Kafam karışıyor komşuma “İstersen her şeyi en başından alalım” diyorum . “Tamam Hasan Bey sor” diyor. Soruyorum. “Elektriklere ne oldu ?” , “Ya Hasan Bey ne olacak siz hiç radyo dinlemiyor musunuz?” , “Hayır dinlemiyorum ben özel tv’lerin haberlerini izliyorum”, “Ya Hasan Bey özel tv’mi kaldı? Radyo da Enerji bakanlığı açıkladı zorunlu tasarruf uygulanıyor.” cevabını veriyor. “Olmaz öyle şey” diyorum “Yazarım bunu gazeteye” diye hiddetleniyorum. Komşum yine gülüyor ve ekliyor “Sıkar biraz zor yazarsın,sizin Demokrat Foça gazetesi bir daha açılmamak koşulu ile yıllar önce kapatıldı . Nereye yazacaksın ? sakın duvara falan yazma cezası çok ağır” diyerek peşinden de patlatıyor kahkahayı. Komşumun kahkahaları kulaklarımın içinde çınlarken gün boyunca yaşadıklarımdan ötürü artık çıldıracak duruma geliyor ve ağlamaya başlıyorum.
KAFESÇİLER DEMOKRASİYE BAYLOZU VURDU
Derken kapım çalınıyor. Kapıyı açıp karşımda bizim gazetenin köşe yazarlarından Metin Öngünşen’i görünce rahmetli babamı karşımda görmüş gibi seviniyorum. Metin Bey hemen çekedinin cebinden biraz şeker ile kahve çıkarıyor ve bana “Hasanım bilirsin seni severim üzümü ye bağını sorma. Biz seninle geçmişte kader birliği yaptık..sende dolu tüp vardır. Hem bak millet şu şekeri bulamıyor” diyerek “hadi malzeme benden pişirmesi senden bir an önce yap kahveleri de yine oturalım yazamadıklarımızı kendi aramızda konuşarak pekiştirelim” diyor.
Bu seferde hüngür hüngür ağlamaya başlıyorum ve Metin Bey’e “Ne olursunuz anlatın bana ne oldu? bu memlekete ne oldu?” diye soruyorum. Metin Bey durumu şu şekilde ifade ediyor. “Hasancım iyi misin? hatırla mı yor musun olanları? kafesçiler demokrasiye balyozu vurdu. Ak Parti hal edildi. Başbakan yatsı adaya götürüldü. Senin yerel gazete kapatıldı. Sen bir süre göz altında kaldın. Sonra kafesçiler kenara çekildi. Yine 1950 öncesi gibi Chp tek parti iktidarı oldu.
Deniz Baykal başbakan oldu. Kemal Anadol, Başbakan yardımcısı..
Hatta hani sen geçmişte bir zaman yazmıştın ya Gökhan Demirağ geleceğin spordan sorumlu devlet bakanı olacak diye bak dediğin çıktı oda bakan oldu.
Ama Hasanım halk perişan oldu” deyince işte ben o anda feryat figan,çığlık çığlığa “hayııırrr” diye haykırarak kan ter içinde rüyadan uyandım. o kadar çok terlemişim ki sanki dışarıda yağan yağmur altında uyumuşum gibi. Meğersem gördüklerim kabusmuş.Hemen mutfağa gittim . Bir sürahi suyu bir dikişte içtim. Sonra hemen soğuk bir duş aldım.
Yaşadıklarımın tamamının rüya olduğunu anlayınca o kadar mutlu oldum ki mutluluktan havalara uçtum . Az önce rüyamda memleketin haline ağlarken uyanınca da sevinçten ağlamaya başladım.
Çocuklar gibi sevindim ..
Ama yine de rüyanın etkisinden olsa gerek işi sağlama alayım dedim. Tv’yi , elektrikleri kontrol ettim .Fırına koştum ekmek aldım karne istemediklerini görünce ikna oldum. Gerçekten rüyadan uyandığımı anladım. Bildiğim bilmediğim tüm duaları okudum. Şükür namazı kıldım. Ve anladım ki benim o gece bir yerlerim açıkta kalmış..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.