08 Mayıs 2024
  • İzmir22°C

KİM BU AKARYAKIT KAÇAKÇISI

Kim Bu Akaryakıt Kaçakçısı? Başlığı altında vatan-millet düşmanı akaryakıt kaçakçısının tarifini yapacak ve bir meymenetsizin maceralarını yazacaktım. Nasip değilmiş…

Kim Bu Akaryakıt Kaçakçısı

2005-09-12 21:27:22

      Efendim, telefonum ısrarlı çalmaya başladı. Baktım “Tanımıyorum” numarayı, ısrarlı çalışa dayanamıyorum açıyorum telefonu. Avukat olamayacak kadar güzel bir hanımefendi kendisini tanıttıktan sonra “sizi bu akşam CHP’nin yemeğine bekliyoruz” dedi. Bendeniz zabıtaya poşetimi asmak için 15 yıl beklemiş birisi olarak inanın çok sevindim bu davete.
Koskoca bir medya imparatorluğunun temelini atmaktan yorgun düşmüş vücudumu “saat tamiri” yaparak dinlendirirken telefonum tekrar çaldı.
Arayan Kureyşliydi . “gelmiyor musun?”
- Unutmuşum.
Yakın dostlarım çok iyi bilir. Yemek olduğu zaman hayatta kaçırmam ama nasıl oldu bilemiyorum. Arayan dostuma kontur kaçmasın diye, hemen sordum.
Nerdeydi?
- El cevap Dursun Ali ERZİNCANLI tonunda geldi:
- Deniz Restorantta!
Kavram karmaşası içinde CHP’nin yemeğine, Adnan amcamın Deniz restoranına gittim.
Baş köşeye oturttular. Yemeğim önüme geldiğinde bir yandan yemeğimi yerken diğer yandan masaları periskop gibi tarıyorum aynı anda da kafamda konuşan şeytana laf yetiştiriyorum.
”Tamam, gördüm rakı şişesini, içeceğim merak etme” diyorum.
Kadro üç aşağı beş yukarı aynı, eski CHP’liler, yeni CHP’liler, yeni CHP’li olmayı bekleyenler ve CHP’den yol yakınken sıyırmaya hazırlananlar.
Turgut amcamın liderliğinde ne güzel “bir arada” duruyorlardı.
Yorulmuşum dedim 2 duble rakıyı gavur ettiğimde… Ortalıkta sahipsiz köpek gibi dolaşan malum zavallının arkasından bizim Yakops ile göz göze geldik. Hoş geldin Şenolcuğum derken içimden “yakıştı kerataya bu parti be” dedim.
Gecenin ilerleyen saatinde rakı şişesi dışında hiçbir şey dikkatimi çekmedi.
Ha bir dakika, son seçimlerde 500 kontur… Pardon 500 oy alan benim Engin kardeşimde “Cumhuriyetçi” oldu.
Saffet TUNCEL’in sazınla mest olurken, İbrahim DOĞANGÜL sürprizi yaşadım. Çok beğendiğim bir konuşma yaptı. “Zaman sol zamanıdır. Sola omuz verenler öyle ya da böyle bir araya gelmelidir. Biz de bunun için buradayız.” Cümlesi aklımda kalan tek edebi sözü idi.
Doğangül’ü “rakı içmemiş” kabul ederek, “Karlı Kayın”, “Bella” gibi solun hitlerini büyük bir zevkle dinlerken “çok güzel yaa…” demişim. Doğangül için çok güzel türkü söyler, saz çalar demişlerdi de inanmamıştım. “Doğruymuş” meğerse…
Gecenin sonlarına doğru, Adnan amcamın restoranında, Turgut amcanın verdiği yemekte, yeteri kadar ‘Cumhuriyetçi’ gördüğüme kanaat getirip, sıyırmanın planlarını yapıyordum.
Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman olan Cumhur bir köşeden çıkıp gelmesin diye, “Bu kadar sürpriz yeter Tanrım” diyerek dua ediyordum.
Eveet geldik yazının sonuna…
Ne anlatacaktım ne yazdık…
Kim Bu Akaryakıt Kaçakçısı? Başlığı altında vatan-millet düşmanı akaryakıt kaçakçısının tarifini yapacak ve bir meymenetsizin maceralarını yazacaktım. Nasip değilmiş…
“Yemek” deyince dayanamıyorum kardeşim ne yapayım?
İnsanın kimseyi gözü görmüyor.
Tıpkı o meşhur “akaryakıt kaçakçısını” bir türlü göremeyenler gibi…

Şenol GÖK 12 09 2005

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.