Kadının Yeri Erkeğin Yanıdır

Kadın haklarının kazanılması sürecinin dünya tarihi içinde çeşitli aşamalardan geçtiğini belirten Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suavi Tuncay, “Kadın hakları öncelikle bir insan hakkı olarak ele alınmalıdır. Zira insanın cinsiyeti asla ve hiçbir şekilde bir ayrım sebebi sayılamaz” dedi.

Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilişinin 71.Yıldönümü ve “Dünya Kadın Hakları Günü” nedeniyle bir açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Tuncay, kadın haklarının dünyada uzun mücadelelerle elde edildiğini belirtti.

8 Mart 1857 yılında Newyork kentindeki kadınların “erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda” başlattığı hareketin giderek büyüdüğünü ve Avrupa devletlerine sıçradığını açıklayan Yrd. Doç. Dr. Tuncay, “Kadının uzun ve kötü koşullarda aynı zamanda düşük ücretlerle çalıştırılmasının önlenmesinin kutlanması yaklaşık 50 yıl sonra Kopenhag kentinde kararlaştırıldı. 1908’de yine Newyork kentinde çalışma saati, ücretler ve oy hakkı için 15 bin kadın yürüdü. Yine oy verme eylemi yönünde 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre başta olmak üzere Avrupalı kadınlar, erkeklerle birlikte aktiviteler düzenledi. Bu gelişmelerin odak noktası oy verme, seçme ve seçilme hakları idi. 1917’de Rus kadınlarının –ekmek ve barış- grevinden 60 yıl sonra nihayet 1977’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barış Günü olarak 8 Mart gününü kabul etti” dedi.

TÜRKLERDE KADININ YERİ ERKEĞİN TAM YANIDIR

Batı ülkelerinde kadın hakları ve kadınların erkeklerle eşitliği konusunda yoğun ve acımasız bir mücadele yaşanmasına karşın Orta Asya’da Türk devletlerinde kadının kağan-han’ın tam yanında yer alarak, devleti birlikte yönettiklerini açıklayan Tuncay, şöyle devam etti:

“Türkler kadına her zaman ve her yerde önemli bir yer vermiş, tarihsel kültürlerimizin kuşaklar arası aktarımında derin bir rol oynamışlardır. Kadının üretkenliği, ince ruhu ve düzeni tüm toplum hayatımıza yansımıştır. Ancak imparatorluk döneminde dini bağnazlığın artması ve toplumsal olaylara gösterilen direnç, kadını biraz daha geri plana itmişse de asla önemsiz bir hale sokmamıştır.”

Atatürk’ün Türk kadınının rolünün arttırılması gerektiğini vurgulayarak birçok Avrupa devletinden önce seçme ve seçilme hakkını bir insan hakkı olarak kadınlarımıza verdiğini açıklayan Tuncay, “Kadınlarımıza 1930’da belediye seçimlerine katılma, 1932’de muhtar ve köy ihtiyar kuruluna seçilme, 8 Ekim 1934’de kabul edilip 5 Aralık 1934’de yürürlüğe giren yasa ile Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı getirilmiştir. İtalya 1948, Japonya 1950, İsviçre 1971 ve bunun gibi birçok Avrupa ülkesinde bu haklar çok daha uzun yıllar sonra kadınlara verilmiştir” dedi.