• BIST 9078.43
  • Altın 3990.564
  • Dolar 38.452
  • Euro 43.5319
  • İzmir 16 °C

Bakırçay’da Üç İlçe Üç Tarih

Bakırçay’da Üç İlçe Üç Tarih
Bergama, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer almıştır. Kentin zengin kütüphanesi çok ünlüdür. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirilmiştir. Bu dönemde Bergama mimarlık ve heykeltıraşlık konusunda

ALİAĞA, BERGAMA VE MENEMEN TARİHİ

ALİAĞA

 Aliağa, İzmir’in kuzeyinde yer alır. İl merkezine uzaklığı 53 km’dir. Kuzeyinde Bergama; doğusunda Manisa; batısında Ege Denizi; güneyinde Menemen ile çevrelenir. Daha önce Menemen’e bağlı bir bucak merkezi iken, 1982’de ilçe olmuştur.

Yüzölçümü 393 km2’dir. Helvacı ve Yenişakran olmak üzere 2 beldesi ve 19 köyü bulunmaktadır.

İlçede 35 İlköğretim Okulu, 6 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 11.553 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 619 öğretmen görev yapmaktadır.

Sağlık hizmeti, 1 Hastane, 4 Sağlık ocağı, 7 Sağlık Evi, 1 Ana Çocuk Sağlığı Merkezi tarafından verilmektedir.

1970’li yıllara kadar tarıma dayalı bir ekonomik yapıya sahip olan Aliağa’da, günümüzde 40’a yakın büyük sanayi kuruluşu bulunmaktadır. Nemrut Körfezi’nde yer alan ve Körfezin adı ile anılan Nemrut Limanı hızla gelişmiş, limanda elleçlenen yük miktarı 20 Milyon tona ulaşmıştır. Yapımı devam eden organize sanayi bölgesinin tamamlanması ve Aliağa – Menderes demiryolu hattının hizmete açılmasıyla, Aliağa’nın sanayi kenti kimliğinin daha da gelişeceği öngörülebilir.

Yunt Dağları’ndan doğan Güzelhisar Çayı, ilçe sınırları içerisinde akar ve Güzelhisar Barajı’nın suyunu sağlar. İlçede bulunan Kuş Cenneti; flamingo, leylek, erguvani balıkçıl, yeşilbaş, angıt, su çulluğu, Akdeniz martısı, yalı çapkını gibi kuşları barındırmaktadır.

KYME:

Aliağa ilçe sınırları içersinde kalan Kyme antik kenti İzmir-Çanakkale karayolunun 55.km. sinden ayrılan bir yolla (2 km) ulaşılır. Kyme kentinin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmekle birlikte eldeki buluntular ve tarihi kaynaklar, kentin yaklaşık MÖ 1046 yıllarında kurulduğunu gösterir. Şair Esiado'nun eserlerinden, Lymeliler'in denizcilikle uğraştıkları anlışılmaktadır. Limanından dolayı arkalik çağlardan beri önemini koruyan Kyme aynı zamanda tarihte ilk para bastıran şehirlerden biridir.Bu madeni sikkelerin dış yuvarlağı içine yerleştirilen karede at başı figürü bulunur. Ele geçen arkalojik kalıntılar ve tarih kaynakları sayesinde Kyme kentinin Roma İmparatorluğ'nun özeliklle ilk dönemlerinde önemini koruduğu anlaşılmaktadır.

MYRINA:

Aliağa'nın kuzeyinde, Pythikos, ( Güzelhisar Çayı ) ağzında, Çandarlı Körfezi'nin son koyunda iki tepe üzerine kurulmuş bir kenttir. Strabon "Coğrafya" adlı kitabında kentin, Myrina adlı bir Amazon tarafından kurulduğunu söyler. Burada yapılan kazılarda ele geçen sikkelerde de Amazon Protresi vardır.İki Nekropolis'ten oluşan Myrina antik kenti, Aliağa da "Arka Plaj" denilen yerden kolayca görülmektedir.Bu Nekropolisin küçüğü 113m. büyüklüğü ise 129m. yüksekliğindedir.

Tarihçi Heredot, Eolya'nın en eski kentlerini sayarken Myrina'yı da anar.İ.Ö. V yüzyılda "Delos Deniz Birliği" 'ne katılmış olduğuna göre güçlü bir deniz donanmasına sahip olduğu anlaşılmaktdır.İ.Ö. IV. yüzyıl başlarında kent Eretrai ( Çeşme yakınlarında 12 İon kentlerinden biri ) Tirani Gongylos'un ölümünden sonra oğlu II.Gonglos kentin yönetimine geçmiştir.Bergama Kralllığının hakimeyeti kentin Romalılar tarafından ele geçirilmesine kadar sürdü.Romalılar zamanında kent "Asia Eyaleti"'ne katılmıştır.

GRYNEİNON ( ÇIFITKALE )

Aliağa-Yenişakran yolu üzerinde, Çanakkale Körfezi kıyısında, Yenişakran-Temaşalık (Çıfıtkale) denilen yerde kurulmu bir ören yeridir.Yenişakrana 1 km kala denize uzanmış dil üzerindedir. Burada hiç araştırma yapılmadığı için bilgimiz çok sınırlıdır. Halbuki,Gryneion, Eolya'nın 12 kentinden biridir.Yerinde yapılan araştırmalardan görülen kalıntılardan zamanında önemli bir liman kenti olduğunu göstermektedir.Ünlü tarihçi Heredot Aeolya kentlerini sayarken Grynea diye yazmaktadır.Ünlü Apollon tapınakların bulunduğu yerdir.İ.Ö. 334 yılında İskenderin Komutan Permenio tarafından yakılıp, yakılmıştır.Gryneion denize yakın bir iskan olduğundan, kalıntıların araştırılması kolay olmuştur.Görülen kalıntılar üzerine yapılan değerlendirmelerde limanı koruduğu tahmin edilen iki uzun dalga kıran ve küçük bir kuleye ait olduğu sanılan blok taşlar ortaya çıkarılmıştır.Ayrıca, burada toplanan seramik parçalarında değişik uygarlıkların izleri görülmektedir.

BERGAMA

 Bergama, İzmir’in kuzeyinde, Bakırçay Havzasında yer alır. Doğuda Kınık, batıda Dikili, güneyde Aliağa, kuzeyde ise Balıkesir ve Manisa illeri ile çevrilidir. İl merkezine uzaklığı 107 km’dir. İlçenin yüzölçümü 1.688 km2’dir. Ayazkent, Göçbeyli, Bölcek, Zeytindağ ve Yenikent olmak üzere 5 beldesi ve 114 köyü bulunmaktadır.

Bergama’da; 134 İlköğretim Okulu, 15 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 17366 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 959 öğretmen görev yapmaktadır.

Sağlık hizmeti, 1 Devlet Hastanesi, 12 Sağlık Ocağı, 1 Verem Savaş Dispanseri, 1 SSK dispanseri tarafından verilmektedir.

Bergama ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır. Verimli Bakırçay Ovası’nda tütün, pamuk, zeytin ve üzüm yetiştirilmektedir. Kozak yaylasında çam fıstığı önemli bir gelir kaynağıdır. Günümüzde özellikle dağ köylerinde arıcılık giderek gelişmekte ve önemli bir geçim kaynağı haline gelmektedir. Tarıma dayalı sanayi de son yıllarda gelişme göstermektedir. İlçede halıcılık ve kilim dokumacılığı gelişmiştir.

Bergama, Antik çağın en önemli yerleşim birimlerinden biri olmuştur. Türkiye’nin ilk arkeoloji müzesi olan Bergama Müzesi, günümüzde en çok bilinen ve ziyaret edilen müzeler arasındadır. Bergama denildiği zaman, öncelikle Akropolis, Asklepion, Kızıl Avlu, Kleopatra Güzellik Ilıcası ve Kozak Yaylası akla gelir. İlçe merkezinde Arap Camii, Müftü Camii, Ulu Camii, Kurşunlu Camii, Laleli Camii, Kulaksız Camii, Yeni Camii, Küplü Hamam, Tabaklar Hamamı, Koca Sinan Mescidi, İncirli Mescit ve Karaosman Sebili Türk-İslam eserleridir.

BERGAMA ANTİK KENTİ

Yapılan kazılarda ele geçen seramik parçalarından burada Arkaik dönemde bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Bergama kelime olarak "sarp kayalık" anlamına gelmektedir.

Bergama, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer almıştır. Kentin zengin kütüphanesi çok ünlüdür. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirilmiştir. Bu dönemde Bergama mimarlık ve heykeltıraşlık konusunda çok ileri gitmiştir. III. Attalos ölümünden önce bir vasiyet ile Bergama Krallığını Roma İmparatorluğuna bağışlamıştır.

Bergama Roma Çağı'nda da önemli bir merkez, Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezi olmuştur. İncil'de sözü edilen yedi kiliseden biri burada bulunuyordu. Bizans Çağı'nda kent yeni bir surla çevrilmiş ve bu surların yapılmasında Helenistik ve Roma kalıntılarındaki taş bloklar, heykeller ve kabartmalar kullanılmıştır. M.S 716'da bir süre Araplar tarafından işgal edilen kent 1330 yılında Türklerin eline geçmiştir.

Serapis Tapınağı: Hadrianus (M.S. 117-138) zamanında yapılmıştır. Kırmızı tuğlalarla inşa edilmesinden dolayı Kızıl Avlu olarak adlandırılmıştır. Mısır Tanrısı Serapis'e adanmış olan bir tapınaktır.

Akropolis : Yukarı kent anlamına gelen akropoliste üç ayrı yerleşme görülür. Akropolün en yüksek ve korunaklı yerinde kral sarayları, tapınaklar ve su sarnıçları bulunmakta olup burada kral ailesi, kentin ileri gelenleri, aydınları, din adamları ve komutanları oturmaktaydı. Orta kentte ise tapınaklar, gymnasiumlar, temenoslar bulunmaktaydı. Aşağı kent ise halkın pazar alışverişi yaptığı bir yerleşme yeri idi.

Heroon : Yüceltilmiş Kahramanlar anısına yapılan özel yapıdır.

Athena Tapınağı :Dor düzeninde bir yapı olup Bergama'nın en eski tapınağıdır.

Kral Sarayları : Helenistik Çağ Bergama krallarının oturdukları saraylar ve bunlara bağlı yapılardır.

Bergama Kütüphanesi : II. Eumenes zamanında yapılmıştır.İçinde 200.000 cilt kitap bulunan Bergama Kütüphanesi, Antik Çağın İskenderiye Kütüphanesinden sonra ikinci büyük kütüphanesidir. Bu kitaplığı, Markus Antonius, Kleopatra'ya düğün armağanı olarak vermiştir.

Parşömen Kağıdı : Bergama'nın en önemli buluşlarından biri de Pergamon Kağıdı anlamına gelen "Pergaminai karte" parşömendir.

Agora : Akropolün güney ucunda, Zeus Sunağının hemen altında Bergama'nın yukarı Agorası bulunmaktaydı.

Arsenal : M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda, Bergama Akropolünün en dışındaki alanda kuzey güney doğrultusunda uzanan beş cephanelik kurulmuştur. Burada bulunan ve bugün aşağı agorada korunan 13 farklı çapta 900 gülle, mancınık biçiminde sapanlarla atılırdı.

Trajan Tapınağı :Bir teras üzerinde yükselmekte olan Trajan Tapınağı Hadrian tarafından, selefi Trajan için yaptırmıştır.

Tiyatro: 10.000 kişilik tiyatro, II. Eumenes döneminde yapılmıştır. Tiyatro terasına, güneyde yer alan üç kemerli kapıdan girilir.Antik çağın en dik tiyatrolarından biridir. Sahne kısmı Helenistik dönemde ahşaptı ve yalnız oyun günleri kuruluyor, sonra yeniden kaldırılıyordu.

Zeus Sunağı : Sunak M.Ö. 180-160 yılları arasında Galatlara karşı zafer kazandırdığı için Zeus adına yapılmıştır. Akropoliste yer alan bu yapı II. Eumenes tarafından inşa edilmişti.

Dionysos Tapınağı : İon düzeninde yapılmış tapınaktır. M.Ö.244'de yapılmıştır. Caracalla döneminde (M.S.211-217) büyük ölçüde mermer olarak yenilenmiştir. Daha sonra burada Caracalla'ya "Yeni Dionysos" olarak tapınılmıştır.

Asklepion : Yapılan kazılarda da kutsal yerin M.Ö.4. yüzyıldan beri var olduğu ve Helenistik Dönemde geliştiği saptanmıştır.Askepios Sağlık ve hekimlik tanrısıdır.Asklepios'un yeri anlamına gelen Asklepion'a 820 m uzunluğunda sütunlu bir yol ile ulaşılıyordu. Asklepion üç tarafı stoalarla ve doğu yanı çeşitli yapılarla çevrili 110x130 m ölçüsünde açık bir alandır. Asklepion'da yıkanmaya ve içmeye ilişkin üç havuz ya da çeşme bulunmaktadır.Girişte solda bulunan yapı Asklepios Tapınağıdır. Üç tarafı galerilerle çevrili Asklepios alanın ortasında kutsal kaynak yanından tedavi binasına doğru tonozlu ve 80 m uzunluğunda bir geçit bulunur. Bu geçitten tıbbi tedaviler için ayrılmış daire şeklindeki yapıya geçilirdi. Geçitte su sesi ve telkinlerden faydalanarak hastaların iyileşmesi sağlanırdı. Tedavi binası iki katlı olup alt kat çok iyi korunmuştur. Ana yapı silindir şeklinde olup iç kısmının çapı 26.5 metredir. Bu yuvarlak yapının çevresini 6 büyük apsis çevirmektedir.

Galen : MS 129-199 yılları arasında yaşayan Bergamalı hekimdir.

Allianoi : Paşa Ilıcası olarak anılan merkezde Asklepios'a adanmış yeni bir Asklepion ortaya çıkartılmıştır. Allianoi, büyük olasılıkla M.Ö. 2. yüzyılda kurulmuş, ancak M.S. 2. yüzyılda Hadrian Dönemi'nde büyük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidroterapinin uygulandığı büyük bir kült merkezi görünümü kazanmıştır.

Kleopatra Güzellik Ilıcası

Bergama'ya 4 km uzaklıkta kubbeli ve iki mermer havuzlu tarihi önemi olan bir şifalı su kaynağıdır. 'Eskülap' banyoları adı ile yüzyıllarca ününü sürdüren ılıcanın sularında aşk iksiri olduğu söylenmektedir.

Bergama Arkeoloji Müzesi

Bergama Arkeoloji Müzesi, ilk olarak 1924 yılında Bergama Akropolü'nde, müze deposu olarak kurulmuş, 1936 yılında yeni binasında ziyarete açılmıştır. Müze, bir iç avlunun etrafını çeviren iki sundurmadan ve iki salondan ibarettir.

Müzede Erken Tunç Döneminden Bizans Dönemine kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserler sergilenmektedir. Çevresindeki antik yerleşimlerden çıkan buluntular içinde Pergamon heykeltıraşlık ekolüne ait örnekler, Pitane ve Gryneion'dan gelen Arkaik Dönem buluntuları, Myrina terracottaları dikkat çekmektedir. Yine Bergama Akropolü'nden getirilen Helenistik devir mermer heykelleri, mimari parçalar, kabartmalar, pişmiş topraktan heykelcikler, çanak çömlekler, cam eserler, kandiller, paralar sergilenmektedir.

Etnografya bölümünde ise; bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağı, Yağcı bedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer yörelerine ait el sanatları da sergilenmektedir.

Yöresel El Sanatları

Bergama-Yunt Dağı köylerinin halı ve kilimleri, tipik Ege dokumaları olarak özgünlüğünü korumaktadır. Dokumalarda geometrik desenlerin yansıra bitki ve hayvan motifleri işlenmektedir. Kök boya kullanılarak yapılan dokumaların renkleri solmaz ve desenleri bozulmaz. Halı, kilim, heybe, çorap, seccadelerden oluşan Kozak ve Yunt dokumaları renkleri, desenleri ile diğerlerinden kolayca ayrılmaktadır. Bergama halıları tüm dünyada Holbein halısı olarak tanınmıştır.

Bergama Kermesi

Bergama'da 1938 yılından beri, Türk sporlarını ve eğlencelerini, geleneklerini yaşatan bir etkinlik olarak sürdürülen Bergama Kermesi, her yıl Mayıs ayının son haftasında düzenlenmektedir. Kermes süresince, sergiler açılmakta, halk oyunları gösterileri yapılmakta, konferanslar, sempozyumlar düzenlenmektedir.

Kozak Yaylası

Bergama ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki Kozak Yaylası, doğal bitki örtüsü zenginliği ve korunmuş geleneksel yapısıyla dikkat çekmektedir. Ege Bölgesi'nin en geniş fıstık çamı ormanlarıyla kaplı bu yaylada 500 aile yaylacılık geleneğini sürdürmektedir. Çam fıstığı en önemli geçim kaynağı olurken büyük baş hayvancılıkta yapılmaktadır. Elde edilen süt yerinde değerlendirilerek ünlü Bergama peyniri imal edilmektedir. Yayla tarihin ilk çağlarından beri yerleşime sahne olarak kültürel değerleri ile de dikkat çekmektedir.

MENEMEN

 Menemen; doğusunda Manisa, batısında Foça ve Ege Denizi, kuzeyinde Aliağa ilçesi, güneyinde Çiğli ilçesi ile çevrili olup yüzölçümü 665 km2'dir. Asarlık, Emiralem, Harmandalı, Koyundere, Maltepe, Seyrek, Türkeli ve Ulukent olmak üzere 8 beldesi 27 köyü bulunmaktadır.

İlçe Manisa Spil dağının devamı olan Dumanlı ve Yamanlar Dağı ile doğudan, Şaphane dağı ile kuzeyden kuşatılmıştır. Gediz nehri Manisa ovasından sonra Muradiye ve Emiralem'i geçip ilçemizde 18 km yol aldıktan sonra Maltepe Beldesinden Ege denizine dökülmektedir.

İlçe, İzmir- Afyon - Bandırma demiryolu, Menemen - Manisa karayolu ile İzmir - Bergama - Çanakkale karayolunun üzerinde olup ızmir merkezine 33 km. mesafede önemli bir yerleşim alanıdır.

İlçe merkezinin denizden yüksekliği 20 metredir. Akdeniz ikliminin Ege bölgesi için gösterdiği karakterleri aynen taşımaktadır. Kışları ılık ve yağışlı, yazları ise sıcak ve kuraktır.

İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Özellikle kavun ve çilek üretimi yaygındır. İhracata yönelik deri ve deri mamullerinin üretildiği önemli bir merkezdir. Menemen daha çok çömlekleri, testileri, saksıları ve rengarenk desenli seramik ürünleriyle ünlüdür.

Menemen isminin nereden ve nasıl geldiği kesin olarak belli değildir. Bir rivayete göre Bergama Kralı EUMEN'in adından gelmiştir.

İkinci rivayet Farsça'dan geldiğidir. Pers egemenliği sırasında Pers kralı şehri aldıktan sonra "Ben Aldım, Ben Aldım" şeklinde haykırır. Acem dilinde "Ben"in karşılığı "Men"dir. Bu deyiş günümüze değin değişerek Menemen adını almıştır. Diğer bir rivayete göre ise Bizans Egemenliği sırasında şehre "MAINEMENAU" adının verildiği söylenir. Bu deyiş zamanla değişerek Menemen şehrini almıştır. Bu diğerlerinden daha tutarlıdır.

Yalnız kesin olan birşey varsa Menemen adının 400 yıl öncesinden MELEMEN şeklinde söylendikten sonra MENEMEN olduğu. Bunun en kesin kanıtı Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesidir. Evliya Çelebi 1671 yılında geldiği Menemen'de şehir adını Melemen şeklinde telaffuz etmektedir.

Tarihçesi

Menemen'in kuruluşu milattan önce dayanmakla birlikte kesin bir tarih saptanmış değildir. İlçenin M.Ö 1000 yıllarında Eoliyenlerle İonyalıların hudutlarını oluşturan Gediz (Hermos) nehrinin sol sahiline yakın olan bugünkü Yahşelli Köyü civarında kurulduğu zannedilmektedir. M.Ö 263-241 yılları arasında da Asarlık köyü yakınlarına nakledildiği, Anadolu Beylikleri zamanında bugünkü yerine taşındığı bilinmektedir.

Uzun yıllar İonyalıların egemenliği altında kalan Menemen, daha sonra Frigyalıların egemenliği altına girmiştir. Bölge el değiştirmesine rağmen İonlar bazı yerlerde egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Frigyalıların egemenliği M.Ö 676-546 yılları arasında Lidyalılar izlemişlerdir.

Son Lidya Kralı Krezüs'ün Pers hükümdarı Kurus'a (Kirus) yenilmesiyle M:Ö 546 yılında Anadolu sahilleri dolayısıyla Menemen, Perslerin eline geçti. M.Ö. 334 yılına dek süren Pers istilası Büyük İskender'in Anadolu'yu istilası ile son buldu. Makedonya Kralı Büyük İskender'in M.Ö 323 yılında ölümü üzerine zaptettiği topraklar üzerinde, Helenizm krallıkları dediğimiz Asya, Mısır ve Makedonya krallıkları kuruldu. Asya krallığı sınırları içinde kalan Batı Anadolu'da Büyük İskender'in kumandanlarından biri tarafından bugünkü Bergama ve yöresinde "Bergama Krallığı" kurulmuştur.

Bu sırada Menemen ve çevresi de Bergama Krallığının egemenliğini tanımıştır. M.Ö 64 yılında Asya Krallığı Romalılar tarafından ortadan kaldırılınca kasaba Romalıların egemenliği altına girmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi üzerine(M.S 395)Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) payına düşmüştür. Anadolu'da Malazgirt zaferi ile başlayan Selçuklu egemenliği kısa sürede Menemen'i de içine aldı.(1084)Ancak haçlı seferlerine rastlayan bu dönemlerde Menemen'in birkaç kez el değiştirdiği görülmüştür.

Anadolu Selçukluları'nın son zamanlarında bağımsızlıklarını ilan eden Germiyanoğulları'nın yardımı ile Manisa ve çevresini elde eden Saruhan Bey 1300 yıllarında Saruhan Beyliğini kurdu. 1313 yılında Saruhan Bey Menemen ve Foça yörelerine de egemenliği altına alarak sınırlarını genişletti.

Anadolu'da Osmanlı Beyliğinin kurulması sırasında Saruhan Beyliğini ortadan kaldıran Yıldırım Beyazıt Menemen'i de Osmanlı Beyliği sınırları içine dahil etti. Yıldırım Beyazıt 1342 yılında Ankara Savaşında Timurlenk'e yenilince Timur Anadolu Beyliklerine bağımsızlıklarını geri verdi. Bu arada Saruhan Beyliği de eski toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti. Osmanlı tahtında hüküm süren Fetret Devri dediğimiz döneme Çelebi Mehmet, diğer kardeşlerini yenerek son verdi ve yeniden Anaadolu Birliği'ni kurma çabalarına girişti. Mehmet Çelebi Saruhan Bey'ini öldürterek bir asırdan beri devam eden Saruhan Beyliğine son verdi.

Menemen ve çevresi de yeniden Osmanlı egemenliğine geçmiş oldu. 1425 yılında 2. Murat Menemen'i kesin olarak Osmanlılara bağladı. 1850 yılında eyalet merkezinin Aydın'dan İzmir'e alınmasıyla Menemen'de Manisa'dan ayrılıp İzmir'e bağlandı.

479 yıl Osmanlı idaresinde kalan Menemen, İzmir'in işgalini takip eden 17-18 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edildi. Üç yıldan fazla süren işgal sırasında Menemen çok kötü acı günler yaşamış; bu arada buna rağmen Kaymakam'ı Kemal Bey de şehit edilmiştir.

İşgale rağmen Menemenli hiçbir zaman Yunan buyruğu altına girmemiş zaman zaman dağlara çıkarak Yunan askeri birliklerine baskınlar yaparak zayiatlar verdirmişlerdir.

Menemen, Kurtuluş Savaşı sonrasında zafer kazanan Türk Ordusu'nun 9 Eylül 1922'de şehre girmesiyle tekrar bağımsızlığına kavuşmuştur. 9 Eylül günü Menemen'in en mutlu günü olarak kabul edilmiştir. 

Tarihi Yerler

LARİSSA

Menemen'in kuzeyinde Gediz nehrine 2 Km uzaklıkta Buruncuk köyünün olduğu yerdedir. Cilalı taş devrinden kaldığı sanılmaktadır. İ.Ö. VIII. Yy. sonlarına doğru Bizans egemenliğine girmiştir. Belirgin aralıklarla yapılan kazılarda,surlarla çevrili ve Bizans öncesinden kalma kent kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Özellikle tepe'ye giden taş yolu görülmeye değerdir.

TEMNOS

Yıkıntıları Hasanlar ve Görece köyleri hududunda görülmektedir. Roma imparatorluğu döneminde büyük bir deprem geçirdiği tahmin edilmektedir. Nonithos ünlü hatip Hermegaras'ın doğduğu yerdir. Ancak burada bugüne kadar resmen kazı yapılmamıştır.

KYME

Bozköy (Bicer) ılıcası ile Aliağa arasında Eski Foça yolu üzerinde NEMRUT denilen yerdedir. 1926 yılında Çekoslavakya Üniversitesi adına burada bir kazı yapılmıştır. M.Ö.'ki zamanlara ait bina kalıntıları bulunmuştur. Deniz kenarındadır. Halen resmi kazının yanında kaçak olarak yapılan gizli kazılarla büyük kurşun borular çıkarılmaktadır.

LEFKE

Bu Şehir Pers generallerinden TAHOS tarafından tesis edilmiştir. Bu zat Keykavus'a isyan edip bir adaya çekilerek bu kasabayı kurmuştur. Gediz nehri yatağını doldura doldura bu adanın Lefke ile birleşmesine neden olmuştur. Lefke şimdi Tuzçullu üçtepeler mevkiindedir.

PANAZTEPE

Maltepe köyü sınırları içinde 1985 Temmuz ayında başlayan ilk kazı sonucunda burada Miken Uygarlığına ait antik şehrin kalıntıları bulundu. Kalıntılar arasında bir liman ile mezarlık da ortaya çıkarıldı. Panaztepe'nin Ege Bölgesindeki antik yerleşim merkezlerinin en eskisi olduğu kesin olarak ortaya çıkarılmıştır. Kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

NEON NİKOS

Yanıkköy yakınlarındadır. Bir tepenin üzerindedir. Eolya site devletlerindendir.

NiONiTHON

Yıkıntıları, Hasanlar ve Görece köyleri arasında görülmektedir. Ancak resmi olarak bir kazı yapılmamıştır.

TAŞHAN

1600'lü yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Daha çok deve kervanlarının uğrak yeri olmuştur. Moloz taş ve tuğladan imal edilmiş olup, iki katlıdır. Ticaretin canlanması ile başlayan hanların ilk örneklerindendir. Halen sağlam olarak ayakta durabilmektedir. Yakın zamana kadar Marangoz esnafının içinde barındığı Taşhan, bugün içi boş olarak restore edilmeyi beklemektedir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894