• BIST 9548.09
  • Altın 2489.712
  • Dolar 32.5074
  • Euro 34.5402
  • İzmir 22 °C

Balıkçılık Sektörü Nasıl Kurtulur -1-

Balıkçılık Sektörü  Nasıl Kurtulur -1-
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi /
BALIKÇILIK SEKTÖRÜ NASIL KURTULUR?  -1-
 
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi 
 
'Külliyen toplantı, harfiyen talimat, mafiş icraat, amma ve lakin bol bol ikram' sözü, Türk balıkçılık sektörüne ne güzelde uyuyor.
 
Yalan mı?
 
Balıkçılık sektörünü kurtarmak adına, yıllardır Sür-Koop’un öncülüğünde toplantı üzerine toplantılar yapılıyor.
 
Peki ya sonuç?  Ne yazık ki negatif..!
 
Yani her seferinde havanda su dövülüyor. Dostlar alışverişte görsün misali…
 
Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi Eski Başkanı Müfit Çıkrıkçıoğlu’nun balıkçılığın içinde bulunduğu durumu özetleyen çok güzel bir sözü var. 
 
Atıf Yılmaz tarafından beyaz perdeye uyarlanan ‘Asiye Nasıl Kurtulur?’ adlı sinema filmine atıfta bulunarak, şöyle diyor sevgili Müfit: “Teşbihte hata olmazsa; bizim sektörümüz artık o yolun yolcusu olmuş bir kere, bu kafayla biraz zor kurtulur, kurtulursa da biz göremeyiz her halde…” 
 
Bu satırları okuyunca Müfit Çıkrıkçıoğlu’na, dolayısıyla da bana gönül koyacak olan bazı balıkçı dostlarım için bu noktada küçük bir parantez açmakta fayda var.
 
(Bilindiği üzere teşbih benzetme demektir. Bunun içindir ki halk arasında  ‘teşbihte hata aranmaz’ deyimi çok sık kullanılır. Zira benzetme de, hitabette ya da namede anlatılmak istenileni daha etkili ve anlaşılır şekilde aktarmak için yapılabilir. Bazen benzetmeler yanlış algılansa da aslında benzetmeyi yapanın amacı kırıcı olmak değil,  sadece ortaya daha anlaşılır bir örnek koymaktır. Bu anlamda ön yargılı olmak yerine objektif bakmak gerekir. Yani Teşbihte hata da olabilir!)
 
Kısmen de olsa benim de mensubu olduğum balıkçılık sektörü, balıkçılığı kurtarma düşüncesinde maalesef samimi değil.
 
Sektörün sivil toplum örgütü konumunda olan Su Ürünleri Kooperatifleri’nin büyük bir bölümü; çanta ve tabela kooperatifi konumunda…
 
Gerçi aktif olan bazı kooperatifleri de hak getire…
 
Kooperatiflerde daha genel kurul raporunu bile okuyamayan yöneticiler,
 
Devletin balıkçı barınağı işletme hakkını birinci seçenek olarak Su Ürünleri Kooperatiflerine tanımasını suistimal edenler,
 
Yönetici oldukları halde yasadışı avcılığın üzerine artık her nedense bir türlü gidemeyenler,
 
Yasadışı avcılığın üzerine gittiği ve kıyı balıkçısını koruduğu için başta ben Hasan Eser olmak üzere aforoz edilen nice yöneticiler,
 
Balıkçılığı kurtarmak adına beş yıldızlı otellerde toplanan,  bu toplantılarda kendi branşında balıkçılık yapan kesimin çıkarlarını gözeterek, sadece ve sadece kendi doğrusunu kabul ettirmeye çalışan ve her seferinde kadeh parlatmaktan öteye gidemeyen sektör temsilcileri…
 
Ve Ankara’da lüks odasında oturan, altında son model makam arabasıyla gezen ve aldığı dolgun maaşla adeta saltanat süren, üzerine bir de yıllardır bize güzel güzel masallar anlatan,  ikbal uğruna Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı ya da Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nü karşısına alamayan,  yani masaya yumruğunu vuramayan bir Genel Başkanı var bu camianın…
 
Evet, doğru okudunuz. Aynen şunu diyorum; sektörün en tepesinde bulunan Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan Özkaya da, işgal ettiği koltukta; 'tavşana kaç, tazıya tut' politikasını izliyor.
 
Sayın Özkaya, ne şiş yansın, ne de kebap misali…  Endüstriyel balıkçı ile kıyı balıkçılarını gerçekten bir şekilde idare etmeyi iyi biliyor. Haksız da sayılmaz aslında, nihayetinde herkesin başkanı değil mi (!)
 
Ayrıca yeri gelmişken bir kez daha soruyorum; Yalan mı?
 
Bugüne kadar balıkçılık sektörünün kronikleşen hangi sorununu çözebildik?
 
Bakanlık ne dediyse,  nasıl uygun gördüyse boynumuzu büktük, razı olduk!
 
Hal böyle olunca da kooperatiflere, bölge birliklerine ya da Ankara’da bir merkez birliğine ne gerek var ki?
 
“O zaman sana da gerek yok Hasan Eser” dediğinizi şimdiden duyar gibiyim. Bunun içindir ki; S.S. Foça Merkez Su Ürünleri Kooperatifi’nde ki Birlik Temsilciliği görevimden de istifa edeceğim.
 
Nasıl olsa yaptığımız görev sembolik, zira Sayın Ramazan Özkaya, rakı içmeyen, bazı gerçekleri sorgulayan ve irdeleyen Birlik Temsilcilerini düzenlediği toplantılara davet etmekten imtina gösteriyor. Haklı da sayılır,  beyaz tavşanın pamuk pazarına zararı olur, neme lazım Allah aşkına…    
 
Uzun lafın kısası balıkçılık sektörü her geçen gün biraz daha yok oluyor. Birkaç duyarlı insan dışında herkes eli kolu bağlı oturuyor. Gerçi eli kolu bağlı oturanlar da haklı, zira doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu gibi; sesi fazla çıkanlar da bir şekilde sistemin yani işleyen çarkın dışına itiliyor.
 
İsterseniz yazımızı! Şair Kaymakam Eşref’in kıssadan hisse bir hikâyesi ile noktalayalım.
 
Osmanlı döneminde bir kazada kaymakamlık görevinde bulunan Şair Eşref, eşkıyanın kasabaya baskın yapacağı ihbarını alır.
 
Durumu derhal telgraf çekerek, başkent İstanbul'a bildiren Kaymakam Eşref, Sadrazam’dan asayişe destek talebinde bulunur.
 
Sadrazam’dan yanıt gecikmez! Yanıt şöyledir: “İdare-i maslahat ediniz” (Sorunu kendi imkanlarınızla çözünüz)
 
Derken eşkıya kasabada boy gösterir. Kaymakam Eşref yardım talebini saraya telgrafla acilen tekrar iletir.
 
Lakin, Sadrazamın yanıtı değişmez: “İdare-i maslahat ediniz”
 
Yardım talebine karşı saraydan 2. kez olumsuz yanıt alan Kaymakam Eşref’in canına tak etmiş olsa gerek ki; telgrafa şu yanıtı verir: “Emirleriniz üzerine idare-i maslahat eyledik, idareyi eşkıya aldı, maslahat elimizde kaldı.”
 
e-posta: [email protected]  
 
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894