• BIST 9063.53
  • Altın 2324.412
  • Dolar 32.3684
  • Euro 34.9498
  • İzmir 17 °C

Servet Yurttagül yazdı

Servet Yurttagül yazdı
Yıllarca beni tanıyan insanlara Türkiye’de iyi şeyler olabilmesinin önündeki en büyük engel olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Sayın Deniz BAYKAL’ı gördüğümden olsa gerek, hep Türkiye’nin önünün açılması için CHP’nin g

CHP DEĞİŞMEDENDE TÜRKİYE DEĞİŞEBİLİYORMUŞ

         Yıllarca beni tanıyan insanlara Türkiye’de iyi şeyler olabilmesinin önündeki en büyük engel olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Sayın Deniz BAYKAL’ı gördüğümden olsa gerek, hep Türkiye’nin önünün açılması için CHP’nin geleneksel tutucu, devletçi, halktan kopuk tavrını ve liderini değiştirmesi gerektiğini söyledim. Ve bunu genellikle “CHP değişmeden Türkiye değişmez” kelimeleriyle ifade etmeyi tercih ettim.

               Aslında yanılmışım. Meğer böyle diyerek CHP’ye hak ettiğinden çok daha fazla değer vermişim. Çünkü, geçtiğimiz 4-5 yılda yaşanan deneyimler, CHP siyaset anlayışını, demokrasiden uzak tavrını ve halkan kopuk duruşunu sürdürse dahi Türkiye’nin büyük bir hızla değişebileceğini gösterdi. İleriye doğru bu değişime katkıda bulunmak bir yana CHP’nin bütün engelleme çabaları da bu gidişatı durduramadı. Türkiye CHP’ye rağmen güzel gelişmelere sahne oldu.

                Bu noktada, daha birkaç yıl öncesine kadar Türk siyasetinin vazgeçilmezleri arasında yer alan CHP’nin, artık kriz üreten ve gerilimden beslenen bir siyaset kurumu olarak bu ülke için gerçekten faydalı olup olmadığını oturup bir düşünmek gerekiyor.

               Sosyal Demokrat partilerin uluslararası toplantılarına Türkiye’yi temsilen katılan CHP’nin, bugün gelinen noktada bu organizasyonlara katılmasının bile artık abes olduğunu düşünüyorum. Çünkü ne solcu siyaset ne de demokratik anlayış, Deniz Baykal yönetimindeki CHP gibi tutucu, devletçi, statükocu ve halktan uzak olamaz.

                Bugünkü CHP’yi anlamak için hangi güç odaklarıyla ve kimlerle birlikte hareket ettiğine; neye karşı, neye taraf olduğuna bakmak yeterli aslında. Bugün ülkemizde milliyetçiliğin yükselişi gibi gösterilmeye çalışılan  ulusalcılık akımının en hoyratça  bulduğu şövenist, bölücü ve militan bazı tv kanalları  marjinal kanal olmak durumuna düşmüşler ve CHP den  sağladıkları nemalar kamuoyunda günlerce yer almıştır.

                Avrupa Birliği üyelik süreci konusunda takındığı samimiyetsiz tavrı CHP’yi, İşçi Partisi, MHP ve benzeri marjinal partilerin kulvarına düşürmekte. CHP kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün batılılaşma, modernleşme, Avrupalılaşma ülküsünü gölgeleyen bir parti haline gelmiş durumda bugün.

                Demokratikleşme konusunda atılan pek çok adımı kösteklemeden geri kalmayan CHP ve lideri Baykal’ı, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü, inanç özgürlüğü konusunda cumhursuz bir cumhuriyet özlemini en ileri seviyede temsil eden küçük elit  gurup  ile hep bir işbirliği içinde görmek kimseyi şaşırtmıyor artık.

                Son yıllarda tavrını özgürlük alanının genişletilmesinden ziyade yasakçılıktan yana koyan bir CHP’nin ne kadar solcu, ne kadar cumhuriyetçi, ne kadar halkçı bir parti olduğunu sorgulamak bile anlamsız aslında.

               Halkın ve dolayısıyla da halkın kendisini ifade etmesine zemin sağlayacak özgürlüklerin sözcülüğüne soyunacağına, yasakçı zihniyetinin savunuculuğuna soyunan, halkın ihtiyaçları yerine bürokratik oligarşinin çıkarlarına titizlenen bir parti görüntüsü veren bir CHP’nin Türkiye’nin küreselleşen dünyada hak ettiği şeffaf, demokratik, dünya ile barışık açılımlar yapmasına katkısı ne olabilir ki?

              Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda ordu müdahalesinden medet umar hale gelen, her kim olursa olsun demokratik bir süreç sonucunda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişiyi içine sindirmek yerine, yalan, dolan ve asılsız iddialarla kriz senaryolarını sahneye koyan bir CHP’nin Türk demokrasisine de Türkiye Cumhuriyeti’ne de ne faydası olabilir ki?

              Sanki Cumhuriyet’in olmazsa olmazlarının başında laiklik kadar demokrasi gelmiyormuş gibi, Cumhuriyet ile demokrasiyi dolayısıyla da devlet ile halkı karşı karşıya getirmek için çırpınan CHP’nin iktidar arayışına devlet organları üzerinden girişmesinden, demokrasi yerine bürokrasiyi temsil etmesinden daha doğal ne olabilir ki?

          Tabii doğal olarak halkın daha fazla demokrasi talebine karşı devletçi Cumhuriyetçiliği çıkardığı müddetçe CHP ve lideri Baykal’ın demokrasi rüzgarının yelkenlerini doldurmasından mahrum, iktidara hasret kalmasından daha normal ne olabilir ki ? / Servet YURTTAGÜL

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894