• BIST 10125.46
  • Altın 2997.875
  • Dolar 34.8702
  • Euro 36.7728
  • İzmir 5 °C

Basına ve Kamuoyuna

Basına ve Kamuoyuna
Bugünlerde, 2006 yılı bütçe kanunu hazırlanıyor. Bütçenin, bir ülkenin en önemli yasalarından biri olduğunu biz biliyoruz. Çünkü bu kanun ile hükümet bir yıl boyunca kimden ne alıp, kime ne vereceğini kararlaştıracak.

Bugünlerde, 2006 yılı bütçe kanunu hazırlanıyor. Bütçenin, bir ülkenin en önemli yasalarından biri olduğunu biz biliyoruz. Çünkü bu kanun ile hükümet bir yıl boyunca kimden ne alıp, kime ne vereceğini kararlaştıracak. Bu nedenle bütün işçilerin, emekçilerin gözü bu hazırlık sürecine çevrilmesi gerekir. Ayrıca bütçenin alt başlıkları halindeki konulardan biri olan “Genel Yatırım ve Finansman Programı” da bugünlerde, ilgili bürokratik kurullarda görüşülerek şekillendiriliyor. Kamu İşletmelerinin önümüzdeki yıla ait yatırımları, personel istihdamı vb konular bu kurullarda hazırlanarak kararname halinde yayınlanıyor.

Bu durum Petrol-İş üyesi işçilerin bir bölümünü yakından ilgilendiriyor. Şöyle ki; 1980’li yılların başlarına kadar giden uzun bir öykü bu aslında.  Kamu kuruluşları, gerek kadro yokluğundan gerekse de “ucuz işçilik” amacıyla, kamu kuruluşlarına “normal” yollardan değil “hizmet müteahhidi” adı altında taşeron işçi aldılar. Bu işçiler yıllarca köle gibi çalıştırıldılar.

1990’lı yılların başlarında bu işçiler sendikaya üye oldular. Bir kısmı işten atıldı, bir kısmı çalışmaya devam etti. Açılan davalar sonucunda, bu işçilerin asıl işverenin işçileri olduğu, diğer işçilerden farkı olmadığı, dolayısı ile Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanmaları gerektiği mahkeme kararları ile sabit hale geldi. Bundan sonra da bu uygulama -Sendikanın bütün ikazlarına rağmen- mahkeme kararı ile uygulanmaya devam; işletmeler mahkeme masrafları ve “avukatlık ücretleri” ile zarara uğratıldı.

Ta ki AKP Hükümeti tarafından “bu işçilerin, işletmenin asıl işçileri olduğu açtığı davalarla defalarca kanıtlanmıştır, tekrar dava açmaya gerek olmaksızın TİS’ten yararlanmalıdırlar” dediği 2003 yılına kadar. Bu olumlu gelişmenin ardından, aynı yılın sonunda artık hükümet, “taşeron eli ile işçi çalıştırılmaması” kararı aldı. Böylece Petkim, TÜPRAŞ, TPAO, TÜGSAŞ gibi petrol işkolunda sayıları 3600 civarında olan bu işçiler kendilerini kapının önünde buldular. Ancak bu işçilerin pek çoğu üretim bakım dahil asıl işlerde çalıştıkları için bu işletmelerde üretimin yapılmaması riski ortaya çıktı ve ilgili KİT genel müdürlerinin de yoğun çabaları ile bu soruna geçici bir çözüm bulundu: Bu işçiler “geçici kadro” ile çalışacaklardı. Bu durum geçici de olsa bir çözümdü, katlanıldı.

Ancak yıl sonu geldiğinde anlaşıldı ki, bu işçiler en fazla on bir (11)  ay çalışabiliyorlardı, çünkü ancak bu kadar “vize” alınabilmişti, Ankara’daki bürokratlardan. Sendika ve İşveren yetkililerinin yoğun çabasına rağmen çare yoktu, işletmelerde üretim duracaktı, çünkü işçilerin iş akitleri bir ay süre ile askıya alınacak idi! Bir “çare” bulundu işçiler sırayla askıya alındılar onlardan doğan işgücü açığı, fazla mesailerle, dışarıdan alınan hizmetlerle giderildi ve işler yürüdü.

O yıl öyle geçti. Peki, bu yıl ne yapılıyor acaba? 2006 yılı bütçesi hazırlanıyor, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bugünlerde bu soruna çözüm bulmak gerekirken kulağımıza gelen bilgilere göre “başkalarına örnek olmasın” diye, yine hiçbir çözüm getirilmemekteymiş.

Şimdi soruyoruz:

Petkim, TÜPRAŞ, TPAO gibi petrol sektöründeki işletmelerimizde çalışanların yaptığı işler “geçici” mi ki işçiler geçici olsun?

Üstelik, bu işçilerin işten uzaklaştırıldıkları bir ay boyunca şirketler (fazla mesailer ve hizmet satın almalar nedeni ile) bu işten zararlı çıkmaktadırlar.

Çalışanlar arasında ayrımcılığa yol açtığından,  bu uygulama iş barışını bozmakta,  verimliliği azaltmaktadır.

Bu nedenlerle bu uygulamadan derhal vazgeçilmeli, bu işçiler daimi kadroya alınmalıdır.

“IMF izin vermiyor” deniliyor ise, hiç olmazsa şimdilik biraz daha “az geçici” bir çözüm bulabilirsiniz: Yıllık çalışma süresini 12 aya çıkarın. Çünkü bu işletmelerde bu işçilerin yaptığı işler 11 değil, 12 aylık!

Ankara’daki bürokratlar, bu işletmelerdeki işçilerin ne ürettiklerini, eğer onlar bir gün bile çalışmaz ise üretimin ne hale geleceğini, kendileri bilmiyor ise adı geçen işletmelerin yetkililerine sorsunlar, onların söylediklerine kulak versinler. Eğer onların söylediklerini işitmiyorlar ise, bütün geçici işçilerle birlikte Ankara’ya gelip sesimizi duyuracağız. Zaten bu işçiler bir ay çalışmasa da olur diyen onlar değil mi? Biz de onlara, biz çalışmazsak ne olur gösterelim. Belki o zaman fark ederler varlığımızı!

Bütün ilgililere ve kamuoyuna duyurulur.

Saygılarımızla.

 Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube

       Yönetim Kurulu adına

     İbrahim DOĞANGÜL

                Başkan

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Google'dan Seçim Portalı...20 Şubat 2014 Perşembe 20:10
  • Petrol İş'ten 1 mayıs Açıklaması30 Nisan 2013 Salı 19:46
  • Kazım Ulaş Sağlıkçıları Unutmadı09 Nisan 2013 Salı 14:41
  • Kazım Ulaş'tan Yıldönümü Kutlaması09 Nisan 2013 Salı 14:30
  • ADD’den 26 Ağustos Kutlaması26 Ağustos 2012 Pazar 20:41
  • Madeni Yağ Sanayicileri Derneği28 Nisan 2010 Çarşamba 19:48
  • Ege İhracatçı Birlikleri08 Nisan 2010 Perşembe 14:30
  • Tüpraş Genel Kurul Toplantısı26 Şubat 2010 Cuma 16:15
  • Petkim Genel Kurul Toplantısı18 Şubat 2010 Perşembe 12:19
  • Petkim Tedarik Anlaşması07 Aralık 2009 Pazartesi 23:22
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0533 557 8894